Ara
Genel

Küresel Creative Reklam Ajansı’ndan Markalaşma Tüyoları

26 Kasım 2018 — Yazar: Franchise Market Türkiye
Markalaşmanın işletmeler için ne denli önemli olduğunu çok iyi biliyoruz. Bu sebeple konuya eğilmeyi tercih ederek Küresel Creative Reklam Ajansı kurucularından Polat Akyurt ile markalaşma konusunda bir sohbet gerçekleştirdik. İşte detaylar!
Sizi kısaca tanıyabilir miyiz?
Ben Polat Akyurt, kardeşim Yunus Akyurt ile birlikte 2000 yılında Küresel Creative Reklam ajansını kurduk. İkimizin de şirketleşme öncesi, baskı teknolojileri, grafik tasarım ve reklam fotoğrafçılığı alanında ciddi birikimleri vardı. Bu teknik bilgileri tasarımla birleştirdiğimizde ortaya güzel sonuçlar çıktı. Kısa sürede İzmir’de, özellikle tekstil alanında, sektör liderliğine ulaştık. Daha sonra ikimizin de ilgi alanı olan sinemaya yakın gördüğümüz reklam filmi prodüksiyonuna yöneldik. Kendimizi bu yönde geliştirmeye devam ediyoruz.
Markalaşma sürecinde dikkat edilmesi gereken birçok önemli kural var. Siz tecrübeli reklamcılar olarak markalaşan firmalara neler tavsiye ediyorsunuz?
Öncelikle marka empati kurabilmelidir. Ayrıca bir tarzı, bir üslubu olmalıdır. Marka kendini fotoğraf, tanıtım filmi, reklam filmi, kampanyalar gibi görsel çalışmalarla anlatır. Bu çalışmalar ne kadar kaliteli ise markanın tüketicideki algısı da o kadar yüksek olur. Özellikle gelişen teknoloji ve sosyal paylaşım sitelerinin tüketici algısına etki ettiği bir gerçek. Artık eğitim düzeyi çok ileri olmayan tüketiciler dahi, “iyi - kötü” ve ‘’yerel - ulusal’’ ayrımını  yapabiliyor. Markalaşma sürecindeki firmalar bunlara çok önem vermeli.
Sizce teknolojinin ilerlemesi, reklam sektöründeki kaliteyi arttırdı mı?
Hayır. Ama bunu net olarak söyleyemiyoruz maalesef. Örneğin, eskiden fotoğraf sanatıyla uğraşan meslektaşlarımız çok fazla teknik detayı bilmek zorundaydı. Sonuca ulaşmak uzun ve meşakkatli bir süreçti. Bu sebeple yalnızca işin erbabı tabir ettiğimiz insanlar sektörde kalabiliyordu. Dijital teknoloji ilerleyince amatör kullanıcılarda profesyonel işler yapmaya başladılar. Bu arada profesyonellikten kast ettiğimiz, kelimenin Fransızca karşılığı olan ‘işi çok iyi yapan’ değil, yaptığı işten para kazanan kişi anlamında. Bu yüzden sosyal medya ve açık hava reklamcılığında iyi çalışmaların yanında, çok zayıf işler de görüyoruz maalesef. Fakat bunun dışında teknoloji ve sanatı birleştiren çok iyi çalışmalar da var.
Siz İzmir’de kurulmuş bir reklam ve prodüksiyon şirketisiniz. Bu işlerin İzmir’de zor olduğu, hatta İzmir'deki ulusal markaların İstanbul’daki ajansları tercih ettiği çok iyi biliniyor. Sizler bu konuda ne söylemek istersiniz?
Evet. İzmir’in bazı zorlukları var buna katılıyoruz. Fakat bu konuda meslektaşlarımızın da bir miktar payı olduğunu düşünüyoruz. Eğer siz kendinizi sürekli geliştirirseniz, işinizi severek ve uzun vadeli planlarla yaparsanız, İzmir markaları İstanbul'a kaçmaz. Hatta İstanbul markalarına bile hizmet verebilirsiniz.
Peki siz İzmir dışındaki markalara hizmet veriyor musunuz?
Evet, portfolyomuzun %60'ını İstanbul merkezli firmalar oluşturuyor. Bunu başaran, hatta yurtdışı tekstil firmalarına hizmet veren İzmirli meslektaşlarımız var. Bu sektörümüz için gurur verici bir gelişme.
Türkiye’de franchise sistemi hızlı bir şekilde gelişmeye başladı. Bu konudaki görüşleriniz nelerdir?
Özellikle İzmir merkezli firmaların franchise verdiğini ve büyüdüğünü gözlemliyoruz. Birçoğuna da profesyonel hizmet veriyoruz. Ama ülkemizin en büyük sorunlarından biri standartsızlık. Franchise sisteminin de en temel kurallarındandır bu aslında. Markalarımızın ve işletmelerimizin uzun vadeli yatırım şekline ve batılı düşünce yapısına yönelmelerini daha sağlıklı buluyoruz. Uluslararası markaların tecrübelerinden ve bilimsel yaklaşımlarından ilham almalıyız.

İlginizi Çekebilir