Restoran Açacağınız Yerin Niteliği Nasıl Olmalı
Geçtiğimiz son iki yazımda, yeni bir ülkede bir restoran açmak için en önemli ilk iki aşamayı anlatmıştım. Bunlardan bir tanesi, pazar araştırması, diğeri de girdiğiniz pazarda hangi lokasyonu seçmeniz gerektiğiydi. Eğer bugün anlatacağım üçüncü yazımı da alarak koleksiyon yaparsanız, artık bir ülkeye girmiş, lokasyonu seçmiş, sonrasında da nasıl bir taşınmaza restoran açmanıza karar vermiş olursunuz.
Evet, üçüncü aşama ve önemli aşamalardan bir tanesi; Restoran Açacağınız Yerin Niteliği Nasıl Olmalı
Sahi nasıl olmalı? Restoranınız birden fazla katlı mı olacak, yoksa tek katlı mı olacak? Köşe bina mı olacak yoksa sıralı dükkanlar arasında mı duracak? Geniş cepheli mi olacak dar cepheli mi olacak? Tavan yüksekliği ne olacak, kullanacağı enerji gücü, alacağı gün ışığı, baktığı cephenin yönü, kaçıncı katta olduğu, ruhsata müsait olup olmadığı, üst katlardaki komşuların kim olduğu, ses yalıtımının olup olmadığı, kontrat süresi, içeride taşıyıcı kolonların büyüklüğü, adetleri, duvarların beton, tuğla veya başka bir yapı olup olmadığı, binanın eski mi yeni mi olduğu, elektrik, su, atık tesisatının durumu ve daha birkaç tanesi kiralayacağınız yerle ilgili önemli noktalardır.
Nefesiniz kesildi değil mi?
Yani Türkçesi, katlı restoranlarda daha fazla personel ihtiyacınız olur ve eğer hayal ettiğiniz işi yapamazsanız bu maliyetlerinize yansır. Aynı zamanda çok katlı restoranlar servis kalitesi olarak da düz ayak restoranlara göre daha dezavantajlıdır, yöneticiniz ekibini, sürekli göremez ve onları yönlendirmekte zayıf kalır servis kalitesi düşer. Satacağımız ürünleri eğer o katta üretmiyor iseniz yemeklerinizin ısısı düşer ve soğur veya soğuk içecekleriniz diğer katlara gidene kadar ısınır. Bunun olmaması için o katlara ekstra yatırım yaparsınız, bu da yine maliyetlerinize yansır.
Her şey maliyet yönetimi sonuçta öyle değil mi?
Restoranınız doğu cepheye bakıyorsa sabah güneş alırsınız, öğleden sonra aydınlatma ısıtma gibi konulara enerji harcar ay sonu kabarık elektrik, gaz faturası ödersiniz. Ayrıca belki sabah güneşi altında kahvaltı satarsınız ama onun sonrasında varsa bahçeniz, terasınız çoğunlukla gölgeli veya soğuk olur. Bahçenizi terasınızı kolay kolay kullanamazsınız. Bu aşamada güney cepheye bakan restoranınızın olması, işi ortalamaya vurunca her zaman daha avantajlıdır. Ben genelde güneyi tercih ederim.
Eski bina seçerseniz bir de onu güçlendirmek için ve tesisatlarını elden geçirmek için masraf yaparsınız. İçerde çok kolon olursa restoranınız ferah olmaz, servis personeliniz müşteriyi görmekte zorlanır ve servis kalitesine yansır. Düşük tavan seçerseniz vay halinize, müşteriniz depresif olur veya çevresi camlarla çevrili mekan seçerseniz restoranınız uğultulu olur. Dini mabetler, camiler, kiliseler neden hep yüksek tavanlı olur diye düşünüp kıyaslamanızı tavsiye ederim.
Tavan var huzur var öyle değil mi?
Apartman altında iseniz ve ses yalıtımınız yoksa üst kat komşulardan şikayet alırsınız. Eğer üst katlardaki komşularınız ılımlı değil ise kendinizi sürekli belediye veya polisle konuşurken bulursunuz. Ev alma komşu al lafı tecrübeyle sabittir.
Eğer günlük hayatın içerisinde yaşayan bir restoranınız var ise geniş cepheli bir restoran tercih etmelisiniz insanlar cam önünde oturmak ve dışarıyı görmek ya da dışardan görünmek isteyebilir. Dar cepheli restoranlar içeriye az ışık alır, Gündüz vakti insanlar karanlıkta depresif hareketler yapar az sipariş verir ve yemeklerden mutlu olmazlar. Farkında olmadan mutsuzluğunun intikamını yemeklerinizden, içeceklerinizden alırlar. Sırf cepheniz dar diye sosyal medyada yemek sipariş şikayetlerine cevap verirken bulmayın kendinizi
Restoran yeri seçerken bulunduğunuz ülkenin iklimine ve mevsimine göre de yorum yapın. Mutlaka kapısının önünde biraz durun ve rüzgar var mı diye bakın aşırı rüzgârlı mekanlarda terasınızda kimseyi oturtmayabilirsiniz. Çok soğuk ülkelerde boş yere teras yapmaya kalkmayın, kimsenin oturmadığı boş bir teras restoran çirkin boş ve bakımsız gösterir. Bir de bir sabah kalkarsınız ki masanıza sandalyenizi rüzgâr almış götürmüş.
Seçeceğiniz mekanın niteliği açacağınız restoranla da ilişkili olmalı, kahvaltıdan gece yarısına kadar çalışan bir kafe mi açmak istiyorsunuz yoksa sadece akşamları çalışan fine dining restoran mı. Aynı zamanda çevrede bulunan iş insanları esnaf veya çalışanlar için de bir restoran açıyor olabilirsiniz bunun içinde mutlaka ayrıca düşünmek gerekir.
Gençler daha çok sosyal hayata katmayı seçerler. O yüzden yoğun caddeler, gürültülü alanlar seçecekseniz hedef müşterinizin genç olması lazım. Daha olgunlara servis verecek iseniz gürültüden uzak cephesi gürültülü caddeye değil de arkaya bakan yerler seçebilirsiniz.
Eğer seçtiğiniz restoran alanı, kapıdan içeriye doğru dar uzun ve derin bir şekilde devam ediyor ise, içeriye, kapıya, bahçeye hakim olmak için birden fazla personel gerektirir. Özellikle çok müşteri olmayan dönemlerde personel maliyeti can sıkıcı olabilir. Tam tersine kapısı restoranın ortasında olup sağa ve sola genişleyen içeri doğru derin olmayan yerlerde. Tek bir personel ortada durarak kapıya, bahçeye, mutfağa, bara, restoranın sağına ve soluna hakim olabilir.
Konu maliyetler meselesi olunca en doğru kararı aldığınızı hissedeceksiniz.
Son olarak eğer Türkiye’deki markanızı götürüp yurtdışına şube açacaksanız, menünüzde mutlaka Türk mutfağından çeşitler olsun. Başkasının ülkesine gidip sadece onların yemeğini yaparak tereciye tere satmaya çalışmayın. Daha önceki yazılarımızda ne demiştik, İtalya böyle yaparak yıllık 150 milyar $ kazanıyor hadi bizim de memleketimize katkımız olsun, yolunuz açık olsun.