Ara
Genel

Kaos Çağında İşletmeleri Bekleyen Yeni Paradigmalar

03 Kasım 2023 — Yazar: Mustafa BAYINDIR

Hayattaki varlığımızı devam ettirebilmek için kararlar almak zorundayız. Yiyeceğimiz yemekten, bineceğimiz otobüs hattına, çalışacağımız şirketten, evleneceğimiz kişiye, ya da başlangıçta küçükte olsa da sonrasında büyüyüp franchise veren marka olacak girişim fikrine kadar he- men hepsi bir kararın sonucudur. Kısacası hayatımız, kararlarımız ve bunların sonuçlarını yaşadığımız maceralarla dolu bir serüvendir.

Kurumlar da aynı şekilde başarılı olmak, kar etmek ve nesiller boyu ayakta kalabilmek için kararlar alarak ilerlerler. Başarı ve başarısızlık arasındaki o ince çizgide sonucu belirleyen şey verilen kararlardır. Bu sebepleri ki, iş dünyası içinde bulunduğu koşullar altında en iyi kararları veren liderleri arar. Piyasalar sadece doğru karar veren liderleri ve kurumları ödüllendirir. Özetle söylemek gerekirse, hızla değişen koşullar altında alınan kararların sonuçları başarı ya da başarısızlığın anahtarıdır. Bu yazımda sizinle karar alma süreçlerinin detaylarına inmeyeceğim ancak yazının devamı ile bütünlük arz etmesi adına kısaca beyindeki karar alma sürecinde neler yaşıyoruz birlikte bakalım.

Beynimizin öncelikli adımı içinde bulunduğu koşullar altında karar almak için bir referans noktası aramak oluyor. Bir durumla karşı karşıya kaldığında yaptığı ilk şey, benzer bir durumda geçmişte yaşadıklarından ya da öğrendiklerinden yola çıkarak içinde bulunduğu durumun sonuçların ne olacağına dair olasılıkları değerlendirmek oluyor. Bu durumun olası sonuçları iyi ya da kötü ne olabilir? sorusuna cevap bulacak referanslar arıyor. İkinci olarak; bu aldığı veri ile gelecek konusunda bazı hesaplamalar yapmaya başlıyor. Bu durum olası sonuçları tahmin etmek yada öngörmek kavramları ile tanımlanıyor. Yani mümkün olduğunca geleceği belirginleştirmeye çalışıyor. Aslında bu yaptığı siste araba kullanmakla aynı şey.

Burnunuzun önünü görmekte zorlandığınız yoğun sisli bir havada araç kullanmak son derece zordur. Gözlerinizi kısar ve aracı sürerken hızınızı mümkün olan en düşük seviyeye çekersiniz. Beyindeki referans noktası bu tür durumlarda kaza riskinin yüksek olduğu bilgisini verir. Görüş mesafenizin daralması durumu son derece belirsizleştirir. Belirsizliğin yüksek olması almanız gereken risk miktarını artırmaya başlar ve bu da karar almayı zorlaştırır. Burada temel olarak beyninizin yapmaya çalıştığı sonuçları kötü olabilecek risklerden sizi korumaktır. İç güdüsel olarak daha kontrollü davranma ve durumu analitik olarak inceleyerek dikkate alma temeline dayanır. Ana felsefe zarar görmemek için kontrol edilebilir risklere ilişkin kararlar almanın sizi daha başarılı kılacağıdır.

Yukarıdaki verilerden yola çıkarak diyebiliriz ki beynimiz belirsizlik arttıkça karar almakta zorlanıyor. Sürekli değişen koşullar ve bu koşulların etkilediği her türlü pazarda, üreten, satan ve hizmet veren şirketlerin yöneticilerinin ve çalışanlarının en önemli ihtiyacı, değişen koşullardaki olası en iyi kararı almak için riski doğru yönetmektir. Risk yönetimi öncelikle içinde bulunduğunuz koşulları doğru tanımlamayı gerektirir. İş dünyasında herkes tarafından daha iyi anlaşılabilmesi için bu durumlara ilişkin bazı kısaltma kavramlar kullanılır.

1980 yılında soğuk savaş nedeniyle değişen koşullar altında simetrik tehditlerin ortaya çıkması neticesinde yeni güvenlik ortamını tanımlamak için Amerikan Ordusunda geliştirilen kavramlardan olan VUCA’yı , 69 Değişken (volatile), belirsiz (un- certain), karmaşık (complex) ve muğlak (ambigious) ) hemen he- piniz artık biliyorsunuzdur. Çok konuşuldu. Üzerine konferanslar ve seminerler düzenlendi. Bunlardan birine denk gelmediyseniz internet tarayıcınıza VUCA yazdığınızda karşınıza 9.860.000 Türkçe sonuç çıkıyor. Dolayısı ile epey doyurucu bilgi var. Bense bugünkü yazımda 2020 yılından sonra değişen koşulların gündeme getirdiği yeni kavramlardan kısaca bahsetmek istiyorum. Neden derseniz? Burada sizinle tanıştırmak istediğim bu yeni yaklaşımları daha derinlemesine araştırıp, yeni koşullar altındaki yönetim biçimlerini şekillendirmek ve geleceğe yönelik şimdiden planlama yaparak ilerlemek, kontrolünüz altında olmayan sebeplerle karşılaşacağınız olası sıkıntılı durumları en az hasarla atlatarak işletmenizi başarı ile yönetmenizi kolaylaştıracaktır.

Yeni dönemde sıklıkla konuşulan ilk kavram 2020 yılında futurist bir akademisyen olan Jamais Cascio tarafından Palo Alto’da gündeme getirilen “Kaos çağıyla yüzleşmek” başlığıyla ortaya koyduğu BANI kavramı; Kırılgan (Brittle), Kaygı- lı (Anxious), Doğrusal Olmayan (Non-linear), ve Anlaşılamaz’ın (Incomprehensible) kelimelerinin kısaltmasıdır. Kısaltmanın açılı- mı İşletmelerin daha sık yüz yüze geldikleri sıkıntılar karşısındaki kırılganlıklarını; sayısı gün geçtik- çe artan belirsizliklerin, yetersizlik ve kaygıya sebep olduğunu ifade ediyor. Karmaşık olan konuların, doğrusal olmayan; sebep ve sonuç ilişkilerinden bağlantısız veya orantısız bir şekilde ilerlediğini ve küçük bir kararın yıkıcı sonuçları olabildiği gibi büyük bir çabanın, büyük sonuçlar getirmeyebileceğini vurguluyor. Anlaşılmazlık ise günümüzün bilgi yoğunluğunun bir sonucu olarak ortaya çıkıyor. Daha fazla veri ve bilgi işimizi kolaylaştırmak yerine resmin bütününü görmemizi engellediği için veriyi anlamlandırmamız zorlaşıyor.

Günümüzdeki tanımlamalardan bir diğeri RUPT kavramı yani Hızlı (Rapid), Tahmin edilemez (Unpre- dictable), Çelişkili (Paradoxical) ve Karmakarışık (Tangled) kelimelerinin kısaltmasıdır. RUPT kavramı ile BANI kavramı belirli yönlerden benzerlik arz etse de genel olarak farklı konulara dikkat çekmektedir. RUPT kavramına göre, içinde bulunduğumuz koşullar eskisine nazaran daha hızlı değişiyor ve okyanustaki dalgalar gibi ardı arkası kesilmeyen bir hızla geliyor. Her ne kadar stratejiler oluşturup planlar yapmış olsak da hızla ortaya çıkan beklenmedik durumlar varsayımlarımızı zorluyor ve düşüncelerimizi yeniden şekillendirmemize sebep oluyor. Aynı zamanda işletmenizin içinde bulunduğu ekosistem istikrarla hızlanmak, maliyetleri düşürürken kaliteyi artırmak gibi karşıt gerilimlerle doluyor. Bu nedenlerdir ki karar vermede liderliği donduran şey bilişsel uyumsuzluk oluyor. Bu uyumsuzluk durumu, hızla çözülmesi gereken karmakarışık problemlere sebep oluyor. İşletmeler ve yönetimleri de bu şartlar altında hedeflerine ulaşmakta ve ilerlemekte oldukça zorlanıyor.

Son olarak diğer ikisine son derece benzeyen 2021 yılında gündeme gelmiş bir diğer kavramdan, TUNA’dan bahsedeceğim. TUNA kısaltması Türbülans (Turbulent), Belirsiz (Uncertain), Yenilik (No- velty), Muğlak (Ambiguous), kelimelerinden oluşuyor. Aslında VUCA ile oldukça benzer kavramlardan bahsediyor. TUNA’a genel olarak, öngörülemezliğin karar verme sürecinde (U) belirsizlikle sonuçlanıp sonuçlanmamasına bakılmaksızın, istikrarsız piyasa koşullarında (T) giderek artan bir değişim hızıyla tanımlanıyor. Üstüne üstlük, yeni teknolojiler, yeni sosyal değerler ve yeni iş modelleri (N) geleneksel organizasyonları bozuyor. Veriler ve bilgiler muğlaklığı gidermek yerine daha da karmaşıklaştırıyor (A).

Tüm bu kavramlarla içinizi daraltmış olabilirim. Ama buraya kadar sabırla devam ettiyseniz birkaç çözüm önerisini de bilmeyi hak etmişsiniz demektir. İşte konunun uzmanlarından araştırmalardan yola çıkılarak filtrelenip ortaya çıkarılmış size faydası olacağını düşündüğüm birkaç öneri.

  • Türbülans aralıksız olduğundan ve hiçbir şey hafife alınamayacağından, öğrenme çevikliğini geliştirmek çok önemlidir. İşletmenizde iş birliği kültürünü benimsemek, eğitime yatırım yapmak ve takımları güçlendirmek daha dirençli olmanıza yardım edecek araçlardır.
  • Endişe ile başa çıkmak daha fazla empati gerektirir. Gelecekte giderek daha önemli hale gelecek olan sosyal beceriler konusunda çalışanlarınızı eğitmek bu konudaki en büyük yardımınız olacaktır.
  • Doğrusal olmayan bir dünyada, katı planlar işletmenize yük olma eğilimindedir. Yenilik yapmayan ve sadece “kanıtlanmış” iş yapma yöntemlerine güvenen işletmeler genellikle kendilerini rekabetin gerisinde bulur ve çevrelerindeki değişikliklere yeterince hızlı uyum sağlayamazlar.

Klasik liderler, kaosun ortasında karmaşık zorluklarla karşı karşıya kaldıklarında, iyi geliştirdikleri problem çözme becerilerini kullanma eğilimindedirler. böyle bir yaklaşım karmaşıklığı daha da artırabilir. Günümüz liderlik becerileri, çözülemez gibi görünen zorlukları çözülmesi gereken sorunlar olarak değil, yararlanılması gereken kutuplar olarak görerek düşünce yapısını yeni bir seviyeye taşımayı gerektirir ve zihniyetlerini, düşüncelerini, karar verme süreçlerini ya/ya da’dan hem/hem de’ye kaydırmalıdırlar.

iş dünyası kaos yeni yaklaşımlar

İlginizi Çekebilir