Genel
İstanbul Coffee Festival - Alper Sesli Röportajı
20 Eylül 2017
İstanbul Coffee Festival ilk etkinliğinden bu yana büyük ilgi görüyor. İCF gibi büyük çaplı bir etkinliği gerçekleştirme fikri nasıl oluştu?
DSM Group’un bu yıl dördüncüsünü gerçekleştireceği İstanbul Coffee Festival, Türkiye’nin nitelikli kahve sektörünü bir araya getirdiği örnek projesidir. Bu projemizin öyküsü için şunları söylemek isterim: Avrupa’da başlayıp Amerika’ya yayılan ve ülkemizde de günlük hayatın vazgeçilmez bir parçası olan kahve, artık yemeğin üzerine içilen bir küçük fincan Türk kahvesinden ibaret değil. Kahvenin ambalajlı satışına ve dünya genelinde pazarlanmasına katkıda bulunurken, nitelikli kahve üretimine ve tüketimine odaklanmayan birinci dalgadan sonra, “kahve keyfinin” terim olarak pazara girmesini sağlayan ikinci dalga ve en nihayetinde tüm bu eksik kalmış akımlara bir perde çekip içilen kahvenin kökenini, yetişme koşullarını ve bizzat kahvenin kendisini sahneye süren üçüncü dalga kahve akımı, 90’lı yıllardan itibaren Avrupa, Amerika ve Japonya’da kendi yaşam tarzını ve kültürünü oluştururken, son yıllarda İstanbul’da da aynı şekilde hızla gelişerek genişlediğini gözlemledik. Bu fikri baz alarak, İstanbul’da bulunan üçüncü dalga kahvecilerin ve geleneksel kahvecilerin bir arada olarak tüketiciyle buluşacağı İstanbul Coffee Festival’i hayata geçirdik. Hedefimiz, İstanbul’un kahve konusunda sunduğu potansiyeli ve aynı zamanda yeteneklerini, başarılarını tanıtmak, bir araya getirmek, bu kültürün her yıl buluşma noktası olmaktı. DSM Group olara bu hedefimize dünya çapında bir başarıyla ulaştık. Bugün İstanbul Coffee Festival, dünyanın en büyük iki kahve festivalinden biri konumuna ulaşmış bulunuyor.İstanbul Coffee Festival’i dünyanın en büyük iki kahve festivalinden biri konumuna getirmek gibi bir başarıyı neye bağlıyorsunuz?
Uzun yıllardır “marka deneyimi artı tüketici” deneyiminin bir araya geldiği yepyeni bir etkinlik yapısı üzerine çalışıyorduk. İsmini “deneyim ekosistemi” olarak adlandırdığımız; yaklaşımını, içeriğini, kurgusunu, öyküsünü her şeyini bizim temalandırdığımız yepyeni bir pazarlama platformu sunduk ülkemize. Burada tüketici ile markaların ortak deneyimlerinin yaratıldığı çoklu iletişim kanallarının bütünü devrede. Aynı anda hem dijital, hem analog, hem tat, hem görsel, hem işitsel, hem koku, hem bilgi. Geleneksel etkinlik ve 360 derece pazarlama esaslı teorileri bu ekosistem ile dönemin dışına ittik. Tam da bu noktada deneyim ekosistemi ile reklam verene, markalara ve şirketlere gerek dünyada gerek ülkemizde yepyeni bir fırsat sunuyoruz. Bu nedenle bizden kopyalanan projeler bu kurguya kafa yormadığından dolayı fuar ve okul kermesini geçemeyen bir çizgide kalıyor. Bu bağlamda sadece İstanbul Coffee Festival değil, Coffee Weekend (CW) ve İstanbul Comics & Art Festival’de (İCAF) çok yüksek etkileşim yakaladı tüketicisiyle. Bu da markalar için olağanüstü bir fırsat yarattı.İCF’nin katılımcı markalara katkısı hakkında neler söylemek istersiniz?
Etkinlik sektöründe başarılı bir organizasyon; iyi içerik, iyi bilgi paylaşımı, iyi markalar ve iyi eğlence unsurlarının bir araya gelmesiyle oluşur. Bu konuda dünyanın önde gelen kahve üreticileri ve Avrupa’daki 3. dalga kahve markalarının da katılımını sağlayan İCF büyük fırsatlar yaratmayı başardı. ilk festivalde kahve dükkanı olmayan bir marka bugün festivalle başlayan süreçte İstanbul, New York ve Dubai’de aynı marka ile kahve dükkanlarına sahip. İstanbul’da doğan bazı markaların uluslararası görücüye çıkması, işlenen çekirdeğin ithalatı değil katma değerli işlenmiş halde ihracatı konuşulur oldu. İCF, küçük markaların binlerce yeni kahveseverle tanışmasına ve markalarını bu kitleye ifade etme şansını yarattı. Günümüzde nitelikli kahve sektörü yeni oyuncular, farklı, yenilikçi ve sürdürebilir olmaya aday konseptlerle hızlı bir gelişim içinde bulunuyor. İstanbul Coffee Festival bu gelişime ciddi katkı sağlayan organizasyonların başında geliyor. Kahve ve sıcak su işbirliğiyle hazırlanmış nitelikli kahve, kahve yanı lezzetler, tasarım, sanat, müzik ve en önemlisi kahve eğitimlerini kapsayan bir organizasyon gerçekleştiriyoruz. İstanbul’un, son birkaç yıldır yaşamakta olduğu bu heyecan verici kahve yolculuğu, hızla dünyanın en gelişmiş kahve şehirlerinden biri haline gelmeye aday olduğunu gösteriyor. Farklı demleme çeşitleri, menşei belli çekirdekler, doğal üretim ve çiftçilerin hakkının korunduğu “Adil Ticaret Kültürü”ne saygı duyan bambaşka bir jenerasyon ve başka bir kültür. Dünyada on yıldan bu yana devam eden 3’üncü nesil kahve akımı ile kahve tutkudan daha çok bir yaşam tarzı haline geldi. Bu değişime öncülük eden organizasyonların başında İstanbul Coffee Festival geliyor.İstanbul Coffee Festival’i bu yıl 21-24 Eylül tarihleri arasında KüçükÇiftlik Park İstanbul’da düzenliyorsunuz. Festivalde katılımcıları neler bekliyor?
Bu yıl kahvenin yaşam döngüsü ön planda olacak. Özellikle 3’üncü nesil kahve akımının önde gelen markalarını ve bu akıma bağlı yaşam kültürünü tek çatı altında toplayan İstanbul Coffee Festival’de, İstanbul’un önde gelen nitelikli kahve dükkanları, çekirdek kahveciler, kahve makinesi üreticileri, kahve yanı lezzetleri ve tasarım ürünleri yer alacak. Festival kapsamında; tadımlar, eğitimler, workshop ve seminerler, evde demleme teknikleri, konserler ve canlı sanat performanslar gerçekleşecek, dünyanın farklı ülkelerinden gelen kahve eksperleri, deneyim ve bilgilerini profesyonel katılımcılarla paylaşacak.Yurtdışında da büyük organizasyonlar gerçekleştirmeyi planladığınız biliniyor. Bu konuda hangi çalışmaları yürütüyorsunuz?
DSM group olarak dünyaya festival ihraç edecek güce sahibiz. Çeşitli ülkelerden talepler alıyoruz. Tek ihtiyacımız projeyi ayağa kaldıracak ciddi marka ve devlet destekleri. Bunlar için de çalışıyoruz. Her projemiz için isimleri dahil, bölgeleri, hatta olacağı yere kadar detaylı çalışmalarımız mevcut. Öte yandan, son iki yılda oyuncusu olduğumuz endüstrideki hızlı ekonomik çöküş, markaların satın alma yaklaşımları, vadeler, özsermaye erimesine bağlı dış finans maliyetleri, terör gibi birçok konu zaten şirketleri çok ciddi bir sınıra yaklaştırdı. Sektörü bırakan çok eski markalar var. Bu bağlamda yurtiçindeki kararlı tavrımız devam etmekle birlikte, yurtdışında iki destinasyon hariç diğerlerinde devlet desteği olmadan adım atmamız kolay gözükmüyor. 2018’de seçtiğimiz bu iki destinasyonla işe başlayacağız. Öte yandan, İCF artık mekan ile anılan değil, içeriği ile konuşulan ve sevilen çatı etkinlik olmak yolundaki kararlığında yürüyecek. Bu bağlamda İCF, İstanbul dışında da, örneğin dünyanın büyük bir metropolünde düzenlenebilecek bilinirliğe ve öneme sahip bir etkinlik. Çalışmalarımız sürüyor.İlginizi Çekebilir
Feast Gıda’dan geleceğe bakış
Franchise Market Türkiye — 2024-12-21 11:15:00
Türk kadın girişimci “Amerika’nın en iyi 100 KOBİ’si” arasına girdi
Franchise Market Türkiye — 2024-12-20 11:44:00
Armada Gıda cirosunda yüzde 10 artış öngörüyor
Franchise Market Türkiye — 2024-12-21 11:11:00