Sofra Kültürü
Harika bir sofranın tanımı nedir zihninizde? Çok güzel dekoratif nesnelerle donatılmış şık bir masa mı, lezzetli yemekler mi yoksa değer verdiklerinizi etrafında toplayıp birebir paylaşımlarla keyiflenmenize vesile olan bir araç mı sizce? O kadar keyifli bir sofra ki, bunun en keyifli tarafı paylaşmak bence. Çünkü yalnız yemek yiyen insanların sayısında da giderek çoğalan bir rakam var.
Doğa koşulları, şartlar, iş hayatı ve yaşam şekilleri, modern hayata ayak uydurmanın bir gereği olarak yaşam kültürümüz ile birlikte yemek kültürümüz de her geçen gün hızla değişmekte. Tüm bu değişimler yaşanırken, kalabalık aileler yerlerini çekirdek ailelere bıraksa da ailece aynı sofrada yeme alışkanlığı yerli yerinde duruyordu… ta ki evlerimize sipariş ettiğimiz hazır yemek kültürü sofralarımıza bir meteor gibi düşene dek. Hepimizi esir alan bu modern yaşamın yoğun akışında güzel sofralara ayrılan sürenin azalması, fast food yiyeceklerin çok daha hızlı ve zahmetsiz bir şekilde ulaşılabilir olması, her türlü yemeği eve sipariş edebilme kolaylığı mutfak alışkanlıklarını tamamıyla değiştirdi. Bizleri beraber yemek yemekten gittikçe uzaklaştırıyor.
Sanırım pek çoğumuz için çok önemli ve değerli olan ailemizle ve sevdiklerimizle birlikte, özenle hazırlanmış bir sofrada yemek yiyip sohbet ederek geçirdiğimiz güzel günlerimiz vardır. Türk kültürünün bu güzelliğini, ben ailemde bir gelenek olarak yaşadım ve yaşamaya da devam ediyorum hala. Benden sonra çocuklarımın da yaşamasını arzu ettiğim bu geleneği bugünlere taşıyan aileme teşekkür ediyorum.
Çoğumuz yemek yemenin beslenme amaçlı olduğunu düşünürüz. Elbette bu doğrudur ama beslenme, yemek yeme denkleminin bilinen kısmıdır. Bilinmeyen kısmında ise buzdağının görünmeyen yüzü, yani psikolojik boyutu vardır. Düşünceler, olaylar, duygular, kişilik özellikleri, ruhsal problemler ve daha pek çok faktör yemek yeme mekanizmasını doğrudan etkilemektedir maalesef.
Eskisi gibi sadece sabah öğlen akşam yemek yemiyoruz. Günde defalarca yemek yiyoruz. Yiyoruz çünkü herkes yiyor… Yiyoruz çünkü eve gelir gelmez açlık sinyallerini hissetmeye başlıyoruz… Yiyoruz çünkü hazır pişmiş yemeği sipariş vermek çok kolay… Yiyoruz çünkü yemek yemeye koşullandık… Yiyoruz çünkü, yiyeceklerin çöpe gitmesini istemiyoruz… Yiyoruz çünkü ikisi bir arada çok güzel…. Yiyoruz çünkü sinirliyiz, üzgünüz ya da çok güzel kokuyor… Evet bu ‘çünkü’lerin sonu gelmez… Dünya hızla değişiyor. İnsan gücüyle üretim yerine makineler alalı nerdeyse 130 yıl oldu. Teknolojinin ışık hızındaki gelişimi bir çoğumuzu ürkütüyor olabilir. Popüler kültür ise geleneğe dair ne varsa yavaşça yok etmeye devam ediyor. Sofra etrafında toplanmak, geleneklerin yaşaması, artık daha çok sabır ve çaba gerektiriyor ama ‘geleneksel’ zaten zamana ve onun yıkıcılığına direnmektir.
Garip, karmaşık, benzersiz bir dönem yaşıyoruz. Çocukların birbirlerini okul bahçelerinde kovalamak yerine haftalarca evde oturdukları, konserlerin apartman balkonlarından verildiği, dünyanın gidişatının her gün hastanelerden gelen vaka sayılarıyla ölçüldüğü günler yaşıyoruz. Ortalıkta salgın bir hastalık var ama bu salgın umarım topluma, insanlığa, unutturduğu değerleri az da olsa hatırlatmıştır. Yeniden, hep birlikte, küçük ve büyük, sakin ve coşkulu sofraların çevresinde buluşacağımız günlerin düşüncesiyle, ağız tadıyla geçireceğiniz sağlıklı, lezzetli ve bereketli bir yıl olsun…