Mutlu Çalışan, Güçlü Kurum: Wellbeing’in Gizli Gücü


Modern iş dünyasında başarı, sadece rakamlarla değil, aynı zamanda çalışanların nasıl hissettiğiyle de ölçülüyor. Artık şirketler ne kadar çalıştırdıklarıyla değil, insanlarına ne kadar değer verdikleriyle anılıyor. Çünkü wellbeing kültürü olmayan kurumlar, içten içe tükenmişlik üretmeye başlıyor.
Wellbeing, sadece bir mola alanı kurmak ya da haftalık yoga dersleriyle sınırlı değildir. Beden, zihin, duygu ve sosyal dengeyi gözeten bir yaşam döngüsüdür. Nitekim, bu döngünün en önemli halkası, çalışanların görülme, duyulma ve değer verilme ihtiyacıdır. Kurumlar için wellbeing; sadece bir insan kaynakları uygulaması değil, aynı zamanda bir strateji olmalı. Psikolojik güvenliğin sağlandığı, açık iletişimin teşvik edildiği, esneklik ve empatiyle yönetilen iş ortamları oluşturulmalı.
Peki neden mi?
Çünkü mutlu çalışan:
-Daha üretkendir.
-Daha uzun süre kuruma bağlı kalır.
-Kurumsal itibarın taşıyıcısı olur.
İstatistikler gösteriyor ki, wellbeing uygulamaları olan kurumlarda çalışan bağlılığı %21, performans ise %17 oranında artıyor. Bu sadece moral değil, aynı zamanda ölçülebilir bir başarıdır. Dünya Sağlık Örgütü’nün 2024 raporuna göre, her 5 çalışandan 3’ü iş yerinde stres ve tükenmişlik belirtileri gösteriyor. Gallup’un son araştırmaları, pandemi sonrası dönemde çalışanların önceliklerinin maaştan çok “iyi oluş” odaklı bir iş ortamı arayışına kaydığını gösteriyor. Bu yeni çağda, işverenler için temel soru değişti:
“İnsan kaynağını tüketen mi, yoksa dönüştüren bir sistem mi kuruyorsunuz?”
Pandemi ile birlikte çalışma modelleri değişirken, çalışan beklentileri de dönüştü: Artık insanlar, sadece maaş ya da terfi değil, iş yerinde anlam, aitlik ve denge arıyor. İşveren markasına duyulan bağlılık, bu “insani deneyimi” merkezine alan kurumlar için artıyor.
Wellbeing Nedir, Ne Değildir?
Wellbeing; bir meyve sepetinden, bir yoga seansından, bir meditasyon molasından çok daha fazlasıdır. Aslında beden, zihin, duygu ve sosyal dengeyi gözeten bir yaşam döngüsüdür. Çalışanların en temel ihtiyaçları olan görülmek, duyulmak ve değer verilmek, bu kültürün merkezindedir.
Bir kurumun wellbeing kültürüne sahip olması demek:
- Çalışanların görülme, duyulma ve değer verilme ihtiyacının karşılanması,
- Psikolojik güvenliğin esas alınması,
- Empatik liderlikle çalışan bağlılığının desteklenmesi anlamına gelir.
İş Yerinde Wellbeing Kültürü Nasıl Oluşturulur?
İş yerinde wellbeing kültürü oluşturmanın temelinde; liderin rolü, kurum politikaları ve iletişim dili yer alır. Wellbeing birimlerinin kurulmasından önce, liderlerin bu anlayışı içselleştirmesi gerekir; çünkü çalışanlar kendilerine değer verilip verilmediğini en çok liderlerinin tutumunda hisseder.
Lider, sadece işi yöneten değil, aynı zamanda insanı da fark eden bir rehber olmalıdır. Örneğin, Google’ın yöneticilere yönelik geliştirdiği “Search Inside Yourself” mindfulness liderlik programı, çalışan bağlılığını %37 oranında artırmıştır. Kurum politikalarında ise esnek çalışma modelleri, aile dostu uygulamalar, kapsayıcı insan kaynakları yaklaşımları ve şefkatli liderlik anlayışı kritik rol oynar. İletişim dili destekleyici olmalıdır. Yöneticilerin tehdit eden değil, anlayışlı ve açık bir dille konuşması, çalışanların psikolojik güvenliğini güçlendirir. SAP'nin yöneticilerine verdiği stres yönetimi ve empati eğitimleri sonucunda çalışanmemnuniyetinin%10arttığı, işten ayrılma oranının ise %5 azaldığı görülmüştür. Benzer şekilde, Unilever Türkiye’nin wellbeing stratejileri ve esnek çalışma uygulamaları sayesinde yıllık çalışan devir oranı %14’ten %8’e düşmüş, bu da işe alım maliyetlerinde önemli bir tasarruf sağlamıştır.
Wellbeing Uygulamaları Kurumlara Ne Sağlar?
Wellbeing uygulamaları, çalışan-
ların zihinsel, fiziksel, duygusal ve sosyal iyilik halini destekleyen kurumsal politikalar, araçlar ve yaklaşımlardır. Bu uygulamaların sağladığı kazanımlar, sadece bireysel mutlulukla sınırlı kalmaz; aynı zamanda kurumsal performansa, işveren markasına ve sürdürülebilirliğe de doğrudan katkı sağlar.
Çalışan Bağlılığını Artırır
Kendini değerli hisseden çalışanlar, kurumlarına daha uzun süre bağlı kalır. Google, çalışanlarına sunduğu wellness olanakları (meditasyon odaları, psikolojik destek, esnek çalışma modelleri) sayesinde yıllardır dünyanın en iyi işverenlerinden biri olarak anılıyor. Gallup’un araştırmalarına göre, bu tür uygulamaların sağladığı duygusal bağlılık,çalışan sadakatinin %21 oranında yükselmesiyle sonuçlanıyor.
Tükenmişlik ve Stresi Azaltır
Psikolojik destek, esnek çalışma saatleri ve sosyal dengeyi gözeten uygulamalar, stresin kronik hale gelmesini engeller; bu da çalışanların ruhsal ve fiziksel sağlığını korur.
İlginizi Çekebilir

Dijital Çağ Uykumuzu da Duruşumuzu da Etkiliyor!

Yeni sezon öncesi idari ve teknik kadroda değişim: İlhan Akbaş, Diyarbekirspor başkanı oldu
