Değişim rüzgarlarıyla Geleceğe Uzanmak
Bu sayıdaki köşemde 50 yıllık bir değişim serüveninden bahsetmek ve geçtiğimiz 2 yılda hızlanan bu değişim sürecinin gelecekteki yıkıcı etkileri konusunda farkındalık oluşturmak istiyorum. Bu derginin ulaştığı birçok girişimci, yatırımcı ya da profesyonel okuyucumuzun hem dünyanın hem de ülkemizin içinden geçtiği bu günlerde doğru karar verebilmek için bu konulara sürekli kafa yorduğunun bilinci ile ufak bir yaratıcı düşünce penceresi açmak da yazımın bir diğer hedef çıktısını oluşturuyor.
1970 ve 1985 arasında doğanlar daha iyi hatırlayacaklar. X Kuşağı olarak da adlandırılan ve biraz önce anılan tarihler arasında doğanlar, iş dünyasındaki hemen her kesim tarafından bir geçiş kuşağı olarak tanımlanıyor. Özellikle iletişim araçları üzerinden değerlendirdiğimizde bu kuşak transistörlü radyodan başlayarak, siyah beyaz, renkli, tüplü, plazma, LED ve derken 4K televizyonlara kadar uzanan geniş bir yelpazeye şahit oldu. Aynı dönemler Commodore 64 adı verilen basit bir oyun konsolundan (ki o zamanlar bilgisayar olarak adlandırılıyordu) dokunmatik ekranlı muhteşem işlemcili bilgisayarlara da uyum sağlamamızı gerektirdi. Çevirmeli telefonlardan sonra tuşlu telefonlara alışmaya çalışırken, kendimizi bir anda dokunmatik ekranlı telefonlarla ayaküstü gezindiğimiz internet dünyasının içinde buluverdik. Görücü usulü evlenmenin faydalı mı yoksa zararlı mı olduğu tartışılırken, sosyal medya, internet siteleri ya da aplikasyonlar aracılığı ile eş bulmak popüler oldu. Koşulların her geçen gün daha hızlı değiştiği bir dünyalı olarak değişen her koşula adapte olduk.
DEĞİŞEN KOŞULLARA adapte olmaya çalışırken belirli sınırlarımız da yok değildi. 1986 yılından yapılan olimpiyat felsefesinde de olduğu gibi, herkesten daha yükseğe zıplamak, herkesten daha hızlı koşmak ve herkesten daha güçlü olmak (Citius, Altius, Fortius) olarak tanımlanan rekabetin DEĞİŞMEYEN KURALLARI hayatımızdaki yerini her geçen gün daha çok hissettiriyordu. Günümüzde de bu durum değişmedi. Değişmeyen kuralları bozmadan hızla değişen koşullara uyum sağlamak günümüz iş dünyasının çözmesi gereken en önemli problem olmayı sürdürüyor.
Pandeminin neden olduğu ekonomik şoklar devam ederken, işletmeler için HIZ ve ÇEVİKLİK, 2021’de olduğu kadar 2022’de de kritik unsurlar olma özelliklerini devam ettiriyorlar. Her zamankinden daha hızlı uyum sağlamaya hazır mıyız? İşletmeler değişen koşullara ne kadar hızlı yanıt verebilir? Hangi uygulama zorlukları işletmeleri uyum sürecinde geride tutuyor? gibi sorulara cevap arıyoruz. Hatta benzer sorulara cevap aranan ve geçtiğimiz günlerde Outsystems tarafından 2.200 üst düzey IT (Bilgi Teknolojileri) Uzmanları ile yapılan anketlerdeki sonuçlar şok edici diyebilirim. Ankette işletmelerin içinde bulunduğu durumu 5 basamaktan birinde tanımlamaları isteniyor. Bunlar;
Başlangıç: Tutarlığımız yok ve herkesi konu hakkında hizalamak için eğitime ihtiyacı var.
Henüz başladı: Süreçler tam olarak tanımlanmamış olsa da çeviklik en temel aşamasındayız.
Tanımlanmış: Tüm işletme çevikliği biliyor ve kullanıyor. Depar atarak devam ediyoruz.
Ölç-Değerlendir: Çalışma kalitesini ve diğer temel önlemleri ölçerek değerlendiriyoruz.
Optimizasyon: KPI’lara dayalı sürekli iyileştirme ile sürdürülebilir çevik bir sisteme sahibiz.
Sonuçlar, işletmelerin %25’inden daha azının tanımlama aşamasında olduğunu ve %50’sinden daha fazlasının yeni başladığını gösterdi. Başka bir ifade ile, işletmelerin çoğunun hala eski metodolojileri kullanarak yola devam ettiklerini ve kendilerini nasıl biçimlendireceklerini düşündüklerini gösteriyor. Bu sonuçlara göre yönetimde gelecek için üç önemli eğilime ihtiyaç var ve tüm işletmeler bu ihtiyaçları karşılayacak şekilde yapılandırmalı. Bu başlıklar Kriz Yönetimi, Bilgi Teknolojileri ve Küresel Yönetim Becerileri’dir.
Bazen işletmeler krizi önceden tahmin etse de çoğu zaman ani değişimler en iyi yönetilen işletmeyi dahi vurabilir. Krizler tam olarak tahmin edilemez ancak işletmeyi yöneten liderler, yaşanan felaketin ardından yol almaya yardımcı olacak acil durum planları geliştirebilir ve hatta işletmedeki her takım üyesinin bunu yapabilmesine olanak sağlayacak sistemi kurar. Bu tip durumlarda liderin konuyu nasıl ele aldığı, felaket, hayatta kalma ve hatta krizden finansal kazançla çıkmaya kadar gidecek farklı sonuçları beraberinde getirecektir. Kriz ne kadar derin olursa olsun olumsuz sonuçları en aza indirgemek için işletmedeki herkesin sorunlarla doğrudan yüzleşerek çözüm odaklı bakış açısı ile hareket etmesi, hızlı aksiyon alması işletmeye istenen çevikliği sağlayacaktır. İşletmede sistematik yapının buna izin verecek şekilde evrilmesi ve dışarıdan gelecek bağımsız yönetim kurulu üyeleri ile farklı bakış açılarının sisteme kazandırılması işletme için fark yaratacak uygulamalara önderlik edecektir.
Bir işletmenin lideri için gelecekte etkisi olacak ikinci eğilim, bilgi teknolojilerinde, veri ve veri analitiğinin yaygınlaşmasıdır. Teknoloji satan şirketlerin sayısı hızla çoğalıyor ve yine her geçen gün artan sayıda işletme ürün ve hizmetlerini pazarlamak ve yaymak için son teknolojileri arıyor. Hızlı ve ayrıntılı şekilde toplanan verilerin, doğru anlamlandırıldığında, işletmeye katkısı da büyük oluyor. Verinin doğru değerlendirilmesi sonucu çözüm üretmeye ya da yeni yaklaşımlar sergilemeye yönelik çalışmalar yapan işletmeler, başarıya götürecek mükemmel müşteri deneyimindeki hedeflerine daha kısa sürede ulaşabiliyor. Birçok işletme tarafından kullanılan yazılımlar ya da uygulamalarla toplanan veriler sayesinde, kısa sürede verimli ve verimsiz müşteri ayrımlarının doğru yapılması, müşteriye özel kişiselleştirilmiş hizmet sunulması, hizmet kalitesinin artırılması ve hızlandırılması, işletmelerin daha esnek ve daha hızlı yön değiştirebilen bir yapıya kavuşmasında etkili oluyor.
Dünya pazarının artan küreselleşmesi, işletmelerin farklı kültürel ortamlarda faaliyet gösterebilme yeteneğine sahip liderlere ve çalışanlara olan ihtiyacını artırıyor. İşletmeler dünya üzerinde farklı bölgelerde genişledikçe, liderler dünyanın her yerindeki çalışanların davranışlarını yönlendirmenin zorlukları ile yüzleşecekler. Giderek daha fazla işletmenin yayılmacı bir politika ile daha fazla kişiye ve yere ürün ve hizmetlerini ulaştırmaya çalışması, açık fikirli, esnek, yeni şeyler denemeye istekli ve çok kültürlü bir ortamda rahat olan bireyleri ön plana çıkaracaktır. Bu nedenledir ki pozisyona doğru kişinin yerleştirilmesi ve doğru gelişim planı ile geliştirilmesi işletmeler açısından esneklik ve çeviklik kazanmak adına son derece önemlidir.
Peki geleceğin işyeri becerilerine hazırlanmak şimdiden neler yapılmalı?
İşletmeniz hangi boyutta olursa olsun tüm çalışanların GİRİŞİMCİ-LİDER-YÖNETİCİ profiline kavuşturulması sağlanmalı. Burada Yönetici sistemi disipline ederek koruyan, Lider sistemde yanlış giden durumlara karşı proaktif bir yaklaşımla önlemler alarak sistemdeki değişim sürecini başlatan ve yürüten profil olarak tanımlanmaktadır. Girişimci profil ise özetle geleceğe yönelik prediktif bir yaklaşım sergileyen ve kazanç odaklı inisiyatif kullanarak risk alabilen, ani krizleri yönetebilen bir düşünce ve davranış modeli olarak çerçevelendirilir. İşletmede çalışan profilinin bu üç bakış açısına ve yönetim uygulamasına yönelik seçilmesi ve yetkinliklerinin geliştirilmesi öngörülmelidir. Yaratıcılığın, işbirliğinin ve gönüllü çalışma performansının desteklendiği bir yönetim sistemi olması da bu işgücünün doğru yönetilmesi adına son derece önemlidir.
Uzaktan çalışma konusunda hibrit sistemler sıklıkla uygulanmaya başlandı bile. Gün geçtikçe daha çok işletmenin benzer sistemleri uygulama konusunda kendilerine en uygun yöntemi geliştirmeye çalıştığını da biliyoruz. Maliyet ve performans odaklı iş verimliliği yönetiminin ön planda tutulacağı sistemlerde ofis ve ev arasında hibrit çalışma sistemlerinin işletmeler açısından getirdiği avantajlar ve dezavantajlar masaya yatırılarak her işletmenin kendine has sistemler geliştirmesi şart. Bu arada uzaktan çalışma sisteminin çalışanlar üzerindeki psikolojik etkiler de göz önünde bulundurularak bu konuya ilişkin işletmeye özel çözümler üretilmesi de şimdiden önlem alınması gereken konular arasında sayılabilir. İşbirliği ile çalışanların birlikte başarma bilincine ulaşması işletmeler için en önemli başarı kriterlerindendir. Uzaktan çalışma sistemlerinde mesafeler olsa da çalışanların işbirliği yaparak başarıya ulaşma yani uzak mesafelerde de olsa birlikte başarma bilincine erişmeleri için gereken yetkinlik gelişimleri ve bu yetkinliklerini geliştirici programların devreye alınması gereklidir.
Sonuç olarak, gelecekte başarılı olmak için dayanıklı, çevik ve esnek bir organizma haline gelmesi gereken işletmelerin yukarıda sayılan maddeler konusunda şimdiden harekete geçmesi rekabette öne çıkmalarını sağlayacaktır. Değişim sürecinin dıştan gelecek zorlama bir etkiyle başlaması yerine, önceden belirlenmiş hedefler doğrultusunda işletme yönetimi tarafından içsel bir etkiyle şekillendirilmesi, sürecin acı çekmeden sonuca erdirilmesini sağlayacaktır.