Ara
Genel

Sonu Bilinmeyen Serüven: AB-Türkiye İlişkileri

26 Kasım 2018 — Yazar: Franchise Market Türkiye
Türkiye-AB ilişkileri son zamanlarda bir kez daha tansiyonun yüksek olduğu bir dönemden geçiyor. AB üye ülkeleri ile Türkiye arasında yaşanan gerilimler, artan popülist söylemler, AKPM’nin Nisan 2017’de Türkiye’nin yeniden denetim sürecinden geçmesine  yönelik aldığı karar, AB Parlamentosu’nun Türkiye ile müzakerelerin dondurulması kararı gibi gelişmeler Avrupa şüpheciliğini artırmaya devam ediyor.  Fakat, unutulmamalıdır ki, Türkiye-AB ilişkileri başladığı günden bugüne inişli çıkışlı dönemler geçirmiş, kopma noktasına gelmiş olsa da bir şekilde devam etmiştir. Bugün gelinen noktada da AB ile ilişkiler noktasında yaşanacak yenilikler tartışılırken, Brexit çerçevesinde İngiltere-AB ilişkilerinin örnek teşkil edip edemeyeceğinden, AB’nin tek vitesten çok vitesli bir sisteme geçişinin etkilerinden de bahsedilmektedir. Bütün bu tartışmalar içerisinde ekonomik ve ticari ilişkilerin önemli bir yer tuttuğu su götürmez bir gerçektir. 1990’lı yıllara damgasını vuran Gümrük Birliği’nin (GB) güncellenmesi ve Türkiye-AB ilişkilerine etkileri konuşulurken, Merkel Ağustos 2017’de GB’nin yenilenmeyeceğini belirtmişti. Fakat konu üzerine düşünen araştırmacılar yenilenmiş bir GB’nin etkileri üzerine çalışmaya devam etmekteler. Avrupa İstatistik Ofisi verilerine göre 2016 yılında Türkiye, AB ile 145 milyar avroya yakın ticaret gerçekleştirmiş, ihracat bir önceki yıla göre %8,3 artarak 66,7 milyar avro, ithalat ise %1,25 azalarak 78,01 milyar avro olmuştur. Bu rakamlar ışığında Türkiye AB’nin en büyük 5. ticaret ortağı durumundadır. 2016 yılı verilerine göre Türkiye’nin ihracatında AB’nin yeri %48 seviyesinde iken ithalatında %37 seviyesindedir. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası verilerine göre ise Türkiye’deki doğrudan yatırımların %64’ü AB merkezli şirketler tarafından gerçekleştirilmektedir. Bu çerçeveden bakıldığında Türkiye’nin AB ile ticari ilişkilerinin önemi tartışma götürmeyecek bir noktadadır. 1996 yılında yürürlüğe giren GB’nin yenilenmesi bir yandan Türkiye ve AB’yi bir arada tutacak bir çapa olarak görülürken, öbür yandan Türkiye’nin dezavantajlı olduğu alanların iyileştirilmesinin ekonomiye olumlu etkisinden bahsedilmektedir. AB’nin üçüncü ülkeler ile yaptığı serbest ticaret anlaşmalarından Türkiye’nin faydalanması, doğrudan yatırımların artması ve inovasyonun gelişmesi ile küresel ekonomide yaşanan dijitalizasyon Türkiye’nin dahil olması, GB’nin yenilenmesi ile elde edilecek avantajlardan bazıları olarak sayılmaktadır. AB ile gelişen ekonomik ilişkilerin Türkiye ekonomisine güveni de artıracağı ve böylece sadece AB ile ilişkilerde değil küresel ölçekte ekonomik avantajlara sahip olunacağı da savunulmaktadır. Ekonomin önemli bir kısmını oluşturan hizmet sektörünü kapsam dışı bırakan GB’nin  yenilenmesine alternatif olarak kapsayıcı bir serbest ticaret anlaşmasının yapılması da ilişkileri geliştirmek açısından önerilen çözümlerden biri olmuştur. Fakat böyle bir anlaşmanın gümrüklerde kolaylaştırıcı etkisinin daha az olacağı ve yabancı yatırımcıya GB kadar cazip gelmeyeceği de tartışmalarda dile getirilmektedir. Bu tartışmaların yanı sıra, GB’nin yenilenmesi, AB’nin bölgede etkinliğini artırması, Türkiye’nin AB ile ilişkilerinin geliştirmesi ve bir diyalog kapısı açması bakımından da önemli görülmektedir. İzmir Ticaret Odası’nın bu konuda yaptığı çalışmalar bu anlaşmanın revize edilmesinin iki taraf için de refah kazanımı yaratacağını, istihdam artışı ve gelir dağılımına pozitif etki edeceğini göstermektedir. TÜSİAD da yaptığı açıklamalarda AB sürecinin küresel rekabette daha güçlü bir Türkiye hedefi için belirleyici öneme sahip olduğunu belirtmektedir. Siyasi ve sosyal alanlarda sıkışma yaşayan ilişkilerin canlandırılması, ekonomik araçların kullanımı ile olası görüldüğünden bu çerçevede atılacak adımların ilişkileri olumlu etkilemesi beklenmektedir. Geçmişte de bu gibi gelişmelerin örnekleri göz önüne alındığında Türkiye’nin sanayici ve iş insanlarına önemli görevler düştüğü görülmektedir. Doç. Dr Çiğdem Üstün

[1]Kemal Kirişçi ve Onur Bülbül, “The EU and Turkey need each other. Could upgrading the customs union be the key?”, Order from Chaos Blog, Brookings, 29 Ağustos 2017
[2]Selçuk Oktay, “Türkiye ile AB birbirine ne kadar muhtaç?”, DW, 5 Ağustos 2016
[3] “Trading Freedom for Stability, Turkey Stregnthens EU Ties”, Stratfor Worldview, 29 Haziran 2017
[4]Sıla Özsümer, “Türkiye – Avrupa Birliği Gümrük Birliği Anlaşması ve Yeni Düzenlemeler”, İzmir Ticaret Odası, Mart 2016
[5]“TÜSİAD'dan Almanya ve AB açıklaması”, HaberTürk, 28 Temmuz 2017

İlginizi Çekebilir