Ara
Genel

KSS

Blog Image
Yazar: Franchise Market Türkiye 16 Nisan 2019
Ülkem İçin Türkiye için Koç Topluluğu Sosyal sorumluluk anlayışının çalışanları ve bayileri aracılığıyla tabana yayılmasını sağlamak için oldukça büyük kapsamlı projeler gerçekleştiren Koç Topluluğu kurumsal sosyal sorumluluğa en büyük yatırımı yapan şirketlerin başında geliyor. Koç Topluluğu çalışanları ve bayileri arasında bireysel olarak toplum sorunlarına karşı daha katılımcı bir tutum geliştirmelerini sağlamak ve topluluk şirketleri, bayileri ve çalışanları olarak sahiplenici katılımla yerel gelişimi destekleyici çalışmalar geliştirmeyi kurum kültürü haline getirmiş durumda. Yıllardır süregelen Ülkem İçin projesi, Türkiye’de en ses getiren kurumsal sosyal sorumluluk projelerinden biri oldu. Hijyen Sağlıktır   Akfen Holding Türkiye’nin 26 bölgesinde 2000 kadına hijyen eğitimi verecek Akfen Holding tarafından kurulan Türkiye İnsan Kaynakları Eğitim ve Sağlık Vakfı (TİKAV) koordinatörlüğünde, Akfen Yenilenebilir Enerji bünyesinde yatırımları yapılan 26 enerji santralinin bulunduğu kırsal bölgelerde yaşayan halka sunulan ödüllü sosyal sorumluluk proje dizisi devam ediyor. Geçen yıl 17 bölgede 1500 kadının katıldığı ve hayli dikkat çeken “Önce Sağlık” projesi, bu yıl da gerçekleştirilecek. Projenin 2019 döneminde 26 bölgede 2000’in üzerinde kadına ulaşılması hedefleniyor. İstanbul Bienali İstanbul’un sanatı Koç’a emanet Koç Holding, İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından düzenlenen İstanbul Bienali’nin 2007-2026 yılları arasında 20 yıl boyunca sponsorluğunu üstlenmiş durumda. Hedefi Türkiye’de yeni keşfedilen güncel sanata ilişkin olarak özellikle gençlerde bilinç oluşturmak, henüz tanışmamış kişileri güncel sanatla buluşturmak ve güncel sanata duyulan ilgiyi canlandırmaktır. İstanbul Bienali bu yıl 14 Eylül – 10 Kasım arasında. TOG Atak Farklı şehirlerden gençler aynı amaç için bir arada Bir TOG Topluluğu’nun ev sahipliğinde düzenlenen TOG Atak buluşmalarında, farklı illerden (her Atak için 20 – 25 topluluktan) gelen ve Nisan-Mayıs aylarında hayata geçirecekleri Atak projeleri olan yaklaşık 40 genç bir araya geliyor. Bu buluşmada ekoloji, toplumsal cinsiyet, kültürel miras, sağlıklı yaşam gibi gençlerin yerel ihtiyaçları dikkate alarak belirledikleri temalar çerçevesinde atölyeler, eğitimler ve farklı uygulamalar hayata geçiriliyor. Dersimiz Yerli Ürünler Metro ve MEB’den işbirliği Türkiye’de coğrafi işaretli ürünlerin korunması ve tanıtılması yolculuğuna Taşköprü sarımsağını yok olma tehlikesinden kurtararak 2011 yılında başlayan Metro, MEB iş birliğinde bir adım daha atarak coğrafi işaretli ürünlerin mesleki ve teknik okulların müfredatına gireceğini duyurdu. İmzalanan protokolle, coğrafi işaretli ürünlerin korunması ve artırılması anlamında ve dolayısıyla da Türkiye’nin gastronomi turizmindeki payının genişlemesinde büyük bir adım atılmış oldu. Personellere Irkçılık Eğitimi Starbucks ırk ayrımcılığı ile karşı karşıya Geçtiğimiz haftalarda, ABD’nin Philadelphia şehrindeki bir Starbucks şubesinde sipariş vermeden arkadaşlarını bekleyen iki siyahi gencin şube yönetimince polis çağırılıp “özel mülke izinsiz girme” suçundan gözaltına alınması üzerine Starbucks CEO’su Kevin Johnson açıklama yapmış ve özür dilemişti. Ancak Starbucks bu konuda daha ciddi adımlar atma niyetinde. Zira kahve zinciri 29 Mayıs tarihinde ABD’deki 8 binden fazla şubesini öğleden sonra kapatacak ve yaklaşık 175 bin personeline ırk ayrımcılığı konusunda eğitim verecek. Ayrıca marka yeni personel alımlarında da personellere bu eğitimi verecek.   Daha İyi Bir Dünya Hepimizin Sorumluluğu Dünyayı sevgi ve iyilik kurtaracak Kendi etki alanımızda yaratabileceğimiz tek bir farkındalık, büyüyüp kitleselleşerek iyiliğin muhteşem gücünü bizlere gösterecek. Yeter ki isteyelim ve bir araya gelelim. Bizim yola çıkış hikayemiz bu düşünceyle başladı. “İyilik Bulaşıcıdır” teması ve sloganıyla 2017 yılında MaviBahçe Alışveriş Merkezi’nde faaliyete başlayan İyilik Atölyesi Kafe, kendi alanın Türkiye’nin en özgün projesi. Öyle ki bu atölyede iyilik içinden iyilik doğuyor. Özel bir gülümseme ile sunulan hizmet, evinizdeki gibi rahat edebileceğiniz bir ortam, benzer kafeleri aratmayacak ürün ve hizmet kalitesi, muhteşem tatlar, köylüye, üreticiye, ev kadınına verilen destekler, dezavantajlı bireylere verilen sertifikalı eğitimler, ihtiyaç sahibi diğer noktalara da ulaşan bağışlar… Esasında İyilik Atölyesi, 2009 yılında JP GIDA'nın Juice Planet (www.juiceplanet.com) markası adına "sürdürülebilir ticari sosyal sorumluluk projesi" olarak hayata geçirildi. Kafenin tüm yatırımını Juice Planet yaptı. Projenin başlangıç döneminde kafede İzmir Down Sendromu Derneği üyelerinin aileleri çalışmaya başladı. İyilik Atölyesi Kafe, anne ve çocuklardan oluşan yaklaşık 20 kişiye istihdam sağladı. Ardından aradan 10 yıl sonra 2019 senesi başında Juice Planet kurup sürdürülebilir olduğunu gördüğü ve kendi ayakları üstünde duracağına inandığı bu özel projesini İyilik Atölyesi Derneği’ne devretti. Şu anda hem yeni açılan Karşıyaka Çarşı şubesi hem de ilk günden beri faaliyetlerine devam eden Mavibahçe AVM şubesi dernek bünyesine geçirilmiş durumda. Juice Planet, kafeyi sponsor olarak desteklemeye devam etmektedir. Projenin amacı ise oldukça net: Down sendromlu çocuklardan başlayarak, diğer özel çocukların ve dezavantajlı grupların gelişmelerine, topluma uyum sağlayarak, toplumla bütünleşerek ve mutlu bireyler olarak toplumun bir parçası olduklarını hissetmeleri ve toplum tarafından da kucaklanmaları açısından fayda sağlamak. Tüm bunları yaparken de Down sendromlu çalışanlarına sürdürülebilir bir gelir, kafenin müşterilerine de farkındalık yaratmak. İyilik Atölyesi Kafe’nin hedef kitlesi ise ülkedeki tüm dezavantajlı kişi ve gruplardır. Özel bireylerin çalıştıkları ve toplumla iç içe oldukları İyilik Atölyesi Kafe destekçi olarak ise; dezavantajlı kişi ve grupların maddi – manevi ihtiyaçlarına fayda sağlamak, onlarla birlikte vakit geçirmek, onlarla zamanımızı paylaşmak, değer katmak ve toplumsal sorumluluklarını gerçekleştirmek isteyen tüm kişi ve kurumları hedeflemektedir. Hedef kitlemiz olarak aldığımız bu kişi ve grupların; sağlık sorunları, öğrenme engeli, ulaşım, fiziksel çevre, barınma, rehabilitasyon ve özel eğitim ihtiyaçlarının maddi sebeplerle karşılanamaması, aile ve özel yaşamlarında normalleşememe, istihdam, sosyalleşme ve toplumla bütünleşme gibi birçok ortak sorunu bulunuyor. Bu sorunların başında ise maddi imkanların, kaynakların yetersizliği gelmektedir. Maddi gücü yerinde olan ailelerin çocuklarının, maddi imkanlara sahip olmayan ailelere göre gelişim oranları daha yüksektir. Engelli çocukların rehabilitasyon ve özel eğitimlerine özen gösterilmeli ve eğitim odaklı bütçe ayrılmalıdır. Maddi durumu olmayan ailelerin çalışma istihdamına sahip olmaları çocuklarının gelişimi açısından oldukça önemlidir. İyilik Atölyesi'nin özgünlüğü ve başarısı sadece çalışanlarının dezavantajlı bireyler olmasından da kaynaklanmıyor, aldığı ürünleri kooperatifler üstünden almaya öncelik verdiği için üretimi destekleyen bir proje. Ayrıca çalışanlar tekerlekli sandalyeli olabildiği gibi annesinden ayrılması zor olan bir dezavantajlı gencin annesi ile beraber çalışmasına imkan vermesi açısından da kıymetli. Bir diğer önemli ayağı ise bu projede gelirin bir kısmı ay sonlarında diğer ihtiyaç sahiplerine aktarılıyor. Her bakımdan doğaya insana dost bir proje iyilik atölyesi, üretenin emeğin yanında bir proje. Amacımız, iyilik atölyelerini çoğaltmak ve yine bu vizyon ve ruhla özgünleştirilmiş bir paylaşım modeli ile franchise yatırımcısına açılarak hızlıca yaygınlaşmasını sağlamak istiyoruz. İyilik Atölyesi’nde yatırımcılarımızla buluşacak, bildiğimiz franchise modellerinden farklı ve tamamen sürdürülebilir ticari sosyal sorumluluk yaklaşımı içinde özgün bir model kurguladık. Böylece, İyilik Atölyesi hem doğaya insana faydalı olup hem de para kazanılacak bir iş-istihdam-ekonomik değer haline geliyor ve hem yatırımcıyı mutlu ediyoruz hem de topluma katma değer yaratıyoruz… Şirketler Neden Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projeleri Yaparlar Yaklaşık yarım asır önce global şirketler bir şeyi fark ettiler: Kendi çıkarlarını olduğu kadar toplumun genel çıkarlarını da koruyacak ve geliştirecek eylemler yapmalıydılar… Kurumsal sosyal sorumluluk, günümüzde şirketlerin giderek daha fazla önem verdikleri ve adeta birbiriyle yarıştıkları bir konu haline geldi. Peki ama şirketler neden bu konuya bu kadar önem veriyorlar? Çok hayırsever oldukları için mi? Paraları çok olduğu için mi? Hayır, cevap bunlar değil. Çünkü dünya ekonomisi büyüdükçe ve güçlendikçe şirketler de büyüyor, şirketler büyüdükçe de topluma olan etkileri de artıyordu. Olumlu ve olumsuz yönde… Şirketler de bu olumsuz yönü kendi lehlerine çevirmenin bir yolunu aradılar ve çözümü topluma katkı sağlayacak projelerde buldular. Bir anda sigara firmaları sigarayı bırakma kampanyaları, petrol firmaları çevreyi koruma kampanyaları yürütmeye başladılar. Ne mutlu ki bugün geldiğimiz nokta da projeler hayli büyüdü ve büyümeye devam ediyorlar. Hatta günümüzde iş o raddeye geldi ki, kurumsal sosyal sorumluluk projeleri şirketlerin borsadaki değerine bile etki ediyor. Dolayısıyla artık birçok şirkette sosyal sorumluluk projeleriyle ilgilenen bir birim bulunmakta. Dünyada son 40, Türkiye’de ise yaklaşık 15 yıldır değer kazanan bir kavram olan kurumsal sosyal sorumluluk, aslında şirketlerin ‘ben daha iyiyim, size daha çok değer veriyorum’ diyerek rakiplerinden farklılaşma yolu. Bu farklılaşma marka değerini artırarak ve güncel kılarak nihai kullanıcının satın alma kararını ciddi oranda etkiliyor. Yapılan son araştırmalara göre toplumun yüzde 71’i özel sektörün sosyal sorunlar konusunda sorumluluğu olduğunu düşünüyor. Üstelik öyle ki toplumdaki her iki kişiden biri de firmalar tarafından gerçekleştirilen kurumsal sosyal sorumluluk projelerinden haberdar olduğunu belirtiyor. Yani yapılan hiçbir proje karşılıksız kalmıyor. Yapılan bir başka araştırma ise Y ve Z kuşağının işveren markası seçiminde maddi olanaklara dikkat ettiği kadar sosyal olanaklara da dikkat ettiğini gözler önüne seriyor. Öyle ki Y ve Z kuşağı çalışacağı firmayı seçerken sosyal olanakları olan, kurumsal sosyal sorumluluk ve gönüllük çalışmaları yapan, kendisini sosyal yönden de geliştirecek olan şirketleri tercih ediyor. Dolayısıyla şirketler kurumsal sosyal sorumluluk projelerine yatırım yaparak daha nitelikli personel bulmaya, motive etmeye ve personeli şirkette tutmaya, müşteri sadakati sağlamaya kısacası da şirket devamlılığını sağlamaya yani kendilerine yatırım yapmış oluyorlar. Sosyal sorumluluk projelerine yapılan bağışlar konusunda devletin de önemli teşvikleri olduğunu söylemek lazım. Zaman zaman farklı alanlarda yapılan bu teşvikleri takip etmekte fayda var.  
sosyal sorumluluk kss toplum