Genel
Dünyanın İlk AVM'si: Kapalıçarşı
26 Kasım 2018
Kazanç denilen şey havaya uçan vahşi bir kuştur. Eğer bu kuşu nezaketle avlayabilirsen bu bezistanda kâr edebilirsin”[1]
Orhan Veli’nin Kapalı Kutu ‘su, Ece Ayhan’ın Çapalı Çarşı’sı ve daha birçok yazarın, şairin eserine konu olan 550 yıllık tarihi ile bugün bile zamana meydan okuyan Kapalıçarşı, dünyanın ilk AVM’si olarak hizmet vermeye devam ediyor.
İstanbul’un fethinin ardından İmparatorluğun yeniden yapılandırılması sırasında yeni bir kimlik modelinin en önemli parçası olan Kapalıçarşı, Osmanlı İmparatorluğunun en önemli ve en karmaşık projesi olarak hayata geçirilmiştir. Fatih’in düşü, fethedilen kentin yeni bir görünüm kazanmasıdır. Şu sözler ona atfedilir; “Hüner bir şehr-i bünyad demektir. Reaya kalbin abat demektir” (Önemli olan bir kentin inşa edilip reaya gönlünün alınmasıdır.) Pirenne’nin vurgulamasıyla; “İstanbul, daha 11. Yüzyılda bile yalnızca büyük bir kent değil aynı zamanda Akdeniz havzasının en büyük kentidir. Kent siyasal bir başkent olduğu kadar büyük bir liman ve birinci sınıf bir imalat merkezidir.”. İmparatorluğun yeni ürün kimliği ve ekonomisinin canlılığı noktasında dev bir mekanizma olarak tasarlanan Kapalıçarşı, geniş bir alana yayılan alışveriş merkezi olmasının yanında batıdaki shopping center’ların öncüsü olması bakımından medeniyet tarihinde özel bir yere sahiptir. İçindeki Bedestenler ise başlı başına birer mimari anıttır.
Kapalıçarşı’nın iç kalesi olan bu sağlam yapılı iki bedesten, sadece değerli malların satış yeri olarak kalmaz. Tüccar ve zenginler, buraya yalnızca paralarını değil, değerli mallarını da emanet ederler. Esnaf ve Lonca sistemi ortadan kalkıncaya dek, Kapalıçarşı’nın sağlam ve koruyucu düzeni için Gülersoy Şöyle diyecektir; “İstanbul’un alınışı ve II. Mehmet’in çarşısını yaptırması, imparatorluğun yükseliş çizgisinin iyi bir noktasına rastlar. Bu demektir ki, bu pazaryeri açıldığı zaman bile Çarşı’nın malla veya sanatla dolması için her şey hazırdı. Koca bina, Bursa ve Edirne’nin benzer çarşılarından daha şanslı bir başlangıçla dünyaya gözlerini açmıştı, hem de bir dünya şehrinin kalbi olarak. Sonra, geçen dört yüzyıl buna sadece daha fazla zenginlik, incelik, görgü ve bilgi ekledi.”[2]
Gülersoy’a göre Kapalıçarşı’nın sahip olduğu özel yer, kuruluş yıllarının Osmanlı’nı yükseliş dönemine girmesidir. İçerisinde birçok önemli sorun ile karşılaşmasına rağmen her defasında hızla onarılarak, yeniden geliştirilmiştir. Yaşanan her olayda tekrar kendini toplamasının nedenine baktığımızda verebileceğimiz en güzel yanıt kuşkusuz ki; sadece bir çarşıdan ibaret bir yapı olmamasıdır. Kapalıçarşı bir imparatorluğun ürün kimliğini açıkça görebileceğimiz ve uluslararası rekabetin sağlanmasına yardımcı olan en önemli ekonomik projelerden biridir. Fakat bunların yanında Doğu ile Batı, Kuzey ile Güney arasındaki rekabeti gözlemleyebileceğimiz bir alan olmasıyla birlikte zamana meydan okumasının ardındaki dengeyi ortaya koymaktadır.
Günlük alışveriş için bu derece büyük bir inşaat ve yönetim organizasyonunun neden kurulduğunun yanıtını ise Önder Küçükerman Kapalıçarşı kitabında şöyle verir: “Çünkü Kapalıçarşı bir ‘gücün’ simgesiydi.”[3]
Kapalıçarşı dünyanın ilk AVM’si olmasının yanında dünyanın ilk bankaları arasında da önemli bir yere sahiptir. Osmanlı Dönemi’nde Bedesten içerisinde sarayın değerli eşyaları korunurken aynı zamanda ticaret yoluyla sermaye birikimi yapılmasına da olanak sağlayan bir yapı oluşmuştur. Özellikle Fatih Sultan Mehmet, Ayasofya’ya gelir getirmesi amacıyla Cevahir ve Sandal bedestenlerini kurmuştur. Kapalıçarşı’yı bu özelliği ile değerlendirdiğimizde karşılaştığımız ilk deyimlerden biri “Tahtakale Piyasası” olmaktadır. Bu deyim, bankaların döviz alım satımına ne kadar eklediğini ya da giydirilmiş fiyatın ne olduğunu söyler. Arbitrajlarla, dövizin fiyatı, bankacılık sistemine göre genelde daha ucuzdur.
Talebin ikinci kademesi, döviz talebi olan ithalatçılardır. İthalatın kendisi serbest olsa bile, hemen herkes, sistem dışından finansmanla dış dünyaya borcunu öder. On dolarlık bir ithalatı, bir dolar olarak göstermenin tek yolu, finansmanı ayaklı borsadan yapmaktan geçmektedir. Değer esaslı ithalat vergisi ödemelerinde, değer düşürmenin tek yolu, açıktan finansman yapmaktır. “Kapalıçarşı Ayaklı Borsası” bu döviz talebini gidermektedir.
“Kapalıçarşı Ayaklı Borsası’ndaki talebin üçüncü ayağı, T.C. Merkez Bankası’nın açık piyasa işlemleridir. Merkez bankası “Bankaların Bankası” olarak, bankacılık sisteminden almak istediği parayı talep eder. Sistem, kendi içinden karşılayabildiği miktarı verir. Fakat istenen ile sunulabilen arasında bir fark varsa, bu farkı karşılayan yer Çarşı olur. Seksen bir ilden döviz getirmek kadar, talep edildiği miktar kadar sevki de mümkündür. Öyle olduğu için, Kapalıçarşı’nın büyük ölçekli döviz büfelerinden Deniz Döviz sahiplerinden Mesut Ayman, “Sağda solda şube açsak dahi, dövizin toplanma ve dağıtım merkezi Kapalıçarşı’dır. Çarşı, Anadolu için bir toplama ve dağıtım merkezidir” demektedir.
Kapalıçarşı 110 bin 868 m2’lik bir alana yayılmış olup, 45 bin m2 kapalı alana, 65 sokak üzerinde 3600 dükkân ve 14 hana sahiptir.
“Kapalıçarşı hiçbir zaman “kapalı kutu” olmadı benim için. Sınıf ayrımının en belirgin, en somut olarak görülebildiği bir küçük ülkeydi orası.” Edip Cansever
Kapalıçarşı’nın günümüzde de geniş bir yelpazeden ziyaretçi kitlesine sahip olması, Doğu ile Batı’nın kültürüyle, estetiğiyle, insanını ile bir araya getiren ve bütünleştiren bir yer olmasından kaynaklanmaktadır. Kapalıçarşı Anadolu’dur, Orta Asya’dır, Ortadoğu’dur, Balkanlar’dır, Avrupa’dır, Rusya’dır, Amerika’dır, Japonya’dır; Kapalıçarşı beş asırdan bu yana dünyadaki tek küresel pazardır.
Günümüzde tarihi koklayabileceğiniz, turizm, ekonomi ve daha birçok alanda gözlem yapabileceğiniz, Kapalıçarşı yıllık 91 milyon ziyaretçisi ile Time dergisi tarafından dünyanın en çok ziyaretçi çeken yer seçilmiştir.
Ahilik geleneğinden Özbek pazarına, antikacısından süs takılarının maharetli ellerde yaratıldığı küçük dükkânlara kadar her şeyi bulursunuz, yaşayabileceğiniz bu dev mekânda, doğuya açılan kuyumcular kapısı vardır ki bu kapı üzerinde kanatlarını açmış bir kuş sureti görürsünüz. Söylenene göre bu sureti kapıya nakşetmekteki amaç şudur: “Kazanç denilen şey havaya uçan vahşi bir kuştur. Eğer bu kuşu nezaketle avlayabilirsen bu bezistanda kâr edebilirsin”
Birgül Ayakdaş
Çarşı, Pazar, Ticaret ve Kapalıçarşı, Kenan Mortan, Önder Küçükerman, İş Bankası Kültür Yayınları, 2010.
Kapalıçarşı Romanı, Çelik Gülersoy, İstanbul Kitaplığı Ltd. Yayını, 1979
Kapalıçarşı, Önder Küçükerman, Kenan Mortan, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, 2007.
İlginizi Çekebilir
Feast Gıda’dan geleceğe bakış
Franchise Market Türkiye — 2024-12-21 11:15:00
Türk kadın girişimci “Amerika’nın en iyi 100 KOBİ’si” arasına girdi
Franchise Market Türkiye — 2024-12-20 11:44:00
Armada Gıda cirosunda yüzde 10 artış öngörüyor
Franchise Market Türkiye — 2024-12-21 11:11:00