Ardıl Planlama ile İş Hayatında ‘’Alice Harikalar Diyarında Sendromu’’ndan Kaçının

Bir tavşan deliğinden düşüp Harikalar Diyarı'na ulaşan küçük masal kahramanı Alice'i bilmeyen yoktur. Alice hikayeye göre düştüğü delikte karşılaştığı Cheshire kedisine hangi yöne gitmesi gerektiğini sorar ve kediden ‘’Bu, büyük ölçüde nereye gitmek istediğinize bağlıdır.’’ yanıtını alır. Alice’e göre bir yere vardığı sürece nereye gittiği önemsiz olmakla birlikte kediye göre yeterince uzun yürürsen mutlaka bir yer varmak mümkün olmaktaydı. Söz konusu iş sürekliliği ve yedekleme planlaması olduğunda ne yazık ki çoğu işletme sahibi tıpkı Alice gibidir ve yola ya da güncel konuma dair herhangi bir fikri olmaksızın bir gün bir çıkış yolu bulacağını umut etmektedir. İş sürekliliği planının nasıl yürütüleceğine dair önemli fikir kaynakları oluşturan ardıllık, başarılı bir kuran ve işin kendi katılımının da ötesinde devam ettiğini gören iş adamlarının ortak noktası olmaktadır. İşletme sahipleri bir başkasının devralmak isteyebileceği türden bir şirket kurmak için açıkça tanımlanmış bir yola çıktığı taktirde yalnızca yatırım teklifleri almakla kalmaz ve aynı zamanda şirket için gelen yapılandırma teklifleriyle de karşılaşır. Böylece kendisi iş planı içerisinde başrolde olmadığında da başarısını devam ettiren iş sahibi, kendisi kenara çekildiğinde insanların almak için can atacağı türden bir firma inşa etmiş olabilir. Ardıllık planı kurucusuna bağlı olmayan bir iş yaratmakla başlar ve kurucunun devam eden katılımına bağlı olmayan işletmeler klasikleşen bir marka olmaya aday hale gelirler. Aslında yalnızca ticaret ve pazarlama dünyasına değil, doktorluk, avukatlık, muhasebecilik gibi pek çok meslek grubuna ait kurumda da bu plan şeklinin avantajları geçerliliğini korumaktadır. İşte sizler için her işletme sahibinin ortaya koyduğu ardıl planlara dair mutlaka akılda tutmasını önereceğimiz bazı hedefler:

1. Başlangıca değil, sona odaklanın

Bir başlangıç için her zaman akılda kalan sonla başlayın. Bir işletmenin uygulanabilir hale gelmesinin hemen ardından nihai çıkışının planlanması gerekmekte ve bir gün bir yere varmayı umarak Alice gibi dolaşarak zaman kaybetmek yerine harika bir son tablosunun nasıl görüneceğine odaklanmak gerekmektedir. Bir kurucu satılacak işi ne kadar yapılandırırsa hem yakın hem de uzun vadede sonuçlar o kadar başarılı olabilir.

2. Kiracı değil, sahip olun

Bu tavsiye her ne kadar kulağa gayrimenkul yatırımlarını çağrıştırsa da aslında durum daha çok hayata ilişkin tutumunuzla ilişkili. Nasıl ki mal sahipleri her zaman mülkünü korumak ve iyileştirmek için yeni fikirler düşünmekte, yeni savlar geliştirmekte ancak kiracılar bakım için yatırıma gerek duymazsa, bu metaforun işletmeye de uyarlanabileceğini unutmamak gerekir.

3. Satın almaya değer bir şirket yaratın

Sürdürülebilir ve satılabilir yani çok kuşaklı bir firma inşa etmek mümkündür, ancak bunu gerçekleştirmek için bir taahhüt göstermeniz ve bunun için işletmeye ilişkin hem şeffaf hem kusursuz defterler tutmuş olmanız gerekir. İşletmeyi rakiplerinden ayıran farklı yönleri değer önerisi olarak göstermek için öncesinde özenle beslemek gerekmekte, insanların her gün gelmek isteyeceği ve nesiller boyunca bir parçası olacağı işletmeleri geleceğe taşımak için yeni nesil liderleri seçmek gerektiği de bilinmelidir.