Altın Dairenin Sırrı
Yalnızca satışa odaklanan paralı, pazarlama stratejisi geliştiren zengin, marka yaratan ise varlıklı olur.
Başarı, neden sorusunun cevabında saklı olabilir mi?
Yeni bir girişime niyetlenmişiz ama başarısız olmuşuz, neden?
İşimizi e-ticarete açmak istemişiz ancak talep yaratamamışız, neden?
Reklama çuvalla para harcamışız fakat gelen giden olmamış, neden?
İşletmemiz büyümüş “şimdi franchise verelim,” demişiz ama elimize üç beş kuruşluk isim hakkından başka bir şey geçmemiş, neden?
Marka olayım derken aslında yalnızca gürültü koparıp gösteriş yapmışız, neden?
Simon Sinek, bir TEDx konuşmasında başarılı lider olmanın kodlarının “Altın Daire”nin sıralamasında saklı olduğunu söylüyor ve diyor ki: “İlk adımın NEDEN? (WHY) sorusuna cevap vermek olmalıdır: Neden benim ürünümü satın almalısın? Neden benim markamı tercih etmelisin? Neden ben? Çünkü benim bir inancım var ve senin de ona inanmanı istiyorum.
İkinci adım NASIL? (HOW) sorusunun cevabıdır: İnancım doğrultusunda farklı olmak için nasıl ürettim? Başkasında olmayıp yalnızca bende var olan avantajları sana sunmak için neler düşündüm?
En son adımdaysa NE? (WHAT) sorusuna cevap vermelisin: Ne ürettim, ürün nedir, hizmet nedir?”
Demek ki önce “neden”e odaklanıp WHY--> HOW--> WHAT sıralamasını takip edersek bu yöntem, farkında olmadan beynimizi bir strateji geliştirmeye sevk ediyor. Mesele hangi kelimeleri kullandığımızdan çok onları nasıl sıraladığımızdır. Belki de NEDEN, beyinlerde NE’nin açmadığı kapıları açıyor. Peki aynı kelimeleri kullanıp ancak bu defa sıralamayı ters yüz ettiğimizde o zaman mesajımız ne olur?
WHAT--> HOW--> WHY:
1-Benim bir ürünüm var,
2-Kalitelidir, iyidir,
3-Onu satın al.
İşte bu yüzden güçlü markalar, kasa şifresinin rakamlarını doğru sıralarcasına önce NASIL’ın cevabını verirler, örneğin: Apple, önce “benim markam NEDEN farklıdır?” sorusuna cevap verip “Think different (farklı düşün)”a odaklanmış. Sonra “NASIL ürettim?” sorusunun cevabında: “Tasarımları efemine, kullanımı kolay, hızlı, tam da senin ihtiyacına cevap vermek için teknolojik ürünler ürettim” demiş, en son olarak da NE’ler ürettiğini internet sayfasında, APPLE mağazalarında ve bayilerinde sergilemiş.
Uber de her şeyden önce “NEDEN?” sorusuna cevap verip: Sen, A noktasından B noktasına ulaşmak istiyorsun, diğer tarafta da garajda boş duran aracıyla ek gelir elde etmek isteyen binlerce şoför var, ben ikinizi basit bir telefon uygulamasında buluşturacağım, bunun için yola çıktım demiş. Yani satıştan önce inandığı fikre oynamış, işte bu yüzdendir ki UBER, kısa sürede büyük bir dünya markası oldu.
Yemeksepeti’nin paydaşı olan tüm restoranlardan daha fazla kazanmasının ana nedeni de aynı değil midir? Önce NEDEN’e odaklandılar: “NEDEN ben?” Çünkü ben kolayım, kullanışlıyım, dinamiğim, hızlıyım…
İşin sırrı şudur:
Simon Sinek’in dediği gibi ilk başa “NEDEN?” sorusunu koyarsak pazarlama odaklı olup hedef kitlenin kalbine dokunuyor ve onun bizim ürünümüzü satın alan ilklerden olmasını sağlıyoruz, marka oluyoruz ancak sıralamayı bozup ilk önce “NE?”yi anlatınca inançsız, heyecansız, ruhsuz, ürettiğini öven bir cevaptan ibaret oluyor cümlemiz, yalnızca para ve satış odaklı biri olup çıkıveriyoruz. Bu arada dikkat ettiyseniz “HOW (NASIL)” hep aynı yerde duruyor, yerleri değişenler: NASIL ve NE soruları yalnızca.
Şimdi ne gerek vardı tüm bunlara, “NEDEN” alt tarafı bir kelimedir diye düşünmeyin lütfen çünkü Benjamin Franklin der ki: “Bir çivi yüzünden bir nal, bir nal yüzünden bir at, bir at yüzünden de bir atlı gidiverir.” O atlı bir komutan olabilir ve küçücük bir çivi o komutanın yaşamını riske atabilir.
Pazarlama NEDEN kelimesiyle başlar, önce NEDEN’in cevabı bulunamazsa nasıl ürettiğin, ne ürettiğin çok fazla önemli değildir, inancını açıklamazsan o sevilen markayı hiçbir zaman yaratamazsın.
Unutmayın: Yalnızca satışa odaklanan paralı, pazarlama stratejisi geliştiren zengin, marka yaratan ise varlıklı olur.