TÜRKİYE’NİN LEZZET DURAĞI 30 YAŞINDA
Burger King, Popeyes, Arby’s, Sbarro, Subway’in yanında, Usta Dönerci ile Usta Pideci gibi kendi geliştirdikleri milli markalarla hizmet verdiklerini belirten TAB Gıda Co-CEO’su Özgür Çetinkaya, Türkiye’deki mutfak kültürünün yüzde 85’ini karşıladıklarını vurguladı. Her bir markadaki müşteri kitlesinin beklentilerine yönelik ürünler geliştirdiklerini kaydeden Özgür Çetinkaya, “Franchise yatırımcılarımıza hazır bir sistem içerisinde başarılı markalara yatırım yapma fırsatı sunuyoruz. Kendilerine, tedarik zinciri yönetimi, operasyonel ve pazarlama tecrübesinin yanı sıra satın alma gücünden faydalanma imkânı sağlıyoruz. Böylece yatırımcılarımız, tüm organizasyon süreçlerini başarılı bir şekilde yönetebiliyor.” dedi.
TAB Gıda Co-CEO’su Özgür Çetinkaya ile şirketin franchise ekosistemine getirdiği yenilikleri ve sektöre yaptığı katkıları konuştuk.
- 2024’ün ilk altı ayını geride bıraktığımız şu günlerde TAB Gıda için 6 aylık bir değerlendirme alabilir miyiz? Yıl sonuna ilişkin hedef ve beklentileriniz nelerdir?
TAB Gıda olarak, 30 yıllık deneyimimizle müşterilerimize sunduğumuz kaliteli hizmeti geliştirmeye devam ediyoruz. Yaratıcı ve yenilikçi uygulamalarımızla bu yılın geride kalan bölümünde de performansımızı yukarıya taşıdık. 2024’ün ilk çeyreğinde kendi restoranlarımız ve franchise restoranlarımızın satışları, geçen yıla göre %81 artarak 7,7 milyar TL’ye ulaştı. Benzer şekilde, gelirlerimiz enflasyona göre düzeltilmemiş bazda yıllık %79 artış gösterdi. Enflasyona göre düzeltilmiş mali tablolarımızda, gelirlerimiz yıllık %8 reel büyüme ile 5,6 milyar TL’ye ulaştı.
İkinci yarıda da bu performansın süreceğini öngörüyoruz. 1700’ü aşkın restoranımızda satışlarımızı artırmayı sürdürüyoruz. 2024 yılı için, sistem genelinde satışlarımızı yaklaşık %85 artışla 47 milyar TL’ye, konsolide gelirlerimizi ise yaklaşık %80 artışla 30 milyar TL’ye çıkarmayı hedefliyoruz. Yılın ilk yarısında 106 yeni restoranımızın açılışını gerçekleştirdik. Yıl sonuna kadar ise 200’den fazla yeni restoran açmış olmayı hedefliyoruz. Önümüzdeki aylarda restoran renovasyonlarımızı sürdürecek, müşteri deneyimini daha da yukarıya taşıyacak yeni konseptler oluşturacağız.
- Sürdürülebilir büyüme stratejinizin önemli bir ayağı olarak dijitalleşme çalışmalarına önem veriyorsunuz. Bu konuda yaptığınız çalışmalar hakkında bilgi verebilir misiniz?
Kendimizi dijital hızlı servis restoran işletmecisi olarak konumlandırıyoruz. Elimizde gerçekten büyük bir veri var. Bu veriyi, analiz edip yenilikler sunmak üzere kullanıyor, hizmet kalitemizi daha da artırmayı hedefliyoruz. Müşterilerimizin veriye dayalı ayak izini restoranda ve paket servis uygulamasında takip ediyor, kişiselleştirilmiş kampanyalar hazırlıyoruz.
Yenilikçi teslimat hizmetlerimizin yanı sıra, temassız ödemeyi kolaylaştıran ve sıra bekleme süresini kısaltan yenilikçi çözümlerimizi de geliştirmeyi sürdürüyoruz. Restoranlarımızda sunduğumuz dokunmatik kiosk ekranları sayesinde, restoranlarımıza gelen müşterilerimiz sıra beklemeden sipariş verebiliyor ve kasaya gitmeden anında ekrandan ödeme yapabiliyor. Böylece müşterilerimiz siparişlerini daha hızlı bir şekilde teslim alabiliyor. Bugüne kadar yaklaşık 830 adet kiosk ekranı kurduk. Müşterilerimizden çok olumlu geri bildirimler aldık, kiosklar sayesinde müşteri memnuniyetini daha da üst seviyeye taşıdık.
Dijitalleşme işimizin merkezinde yer alıyor. Dijitalleşmeye yaptığımız yatırımlarla müşteri tabanımızı sürekli geliştirirken, yılda 200 milyonun üzerinde fiş keserek, ortalama 350 milyon müşteriye hizmet sunuyoruz. Bu bağlamda yıllık paket fiş sayımız 44 milyon seviyesinde. Önümüzdeki dönemde özellikle masaya servis gibi müşteri deneyimini üst seviyeye çıkartacak yeni dijital konseptler oluşturmayı sürdüreceğiz.
- Çevresel sürdürülebilirlik ve yeşil enerji çalışmaları ile de sektörde dikkat çekiyorsunuz. Bu anlamda hangi adımları attınız?
Sürdürülebilirliği 360 derecelik bir yaklaşımla yönetiyoruz. Kaliteli ve lezzetli gıdayı kaynağından müşterilerimizin sofrasına, çevreye ve kaynaklara duyarlı yöntemlerle ulaştırıyoruz. Operasyonlarımızın takibi, tedarik zincirinin devamlılığı, her aşamada gıda güvenliğinin sağlanması, çevresel sürdürülebilirliğin takibi ve ölçülmesi, “Ne Yediğini Bil” platformu aracılığı ile tüm bu süreçlerin müşterilerimizle şeffaf bir şekilde paylaşılması da dahil olmak üzere bütüncül bir sürdürülebilirlik yaklaşımımız var.
Ekosistem şirketlerimiz bize sürdürülebilir operasyonlarının ve karbon ayak izimizin takibi, şeffaflık ve gıda güvenliğinin sağlanması açılarından büyük avantajlar sağlıyor. Uyum içerisinde çalıştığımız ekosistem şirketlerimiz et, ekmek ve patates başta olmak üzere tüm tedarik süreçlerinde bize hizmet vermeye devam ediyor. Yerli besicilik ve sözleşmeli tarım modellerimiz sayesinde patates üretimi başta olmak üzere tamamen yerli imkanlarla üretilen gıda ürünleri, restoranlarımıza tedarik ediliyor. Bu sayede uçtan uça bir sistem ile kaynağından restoranlarımıza, ardından müşterilerimizin ev ve iş yerlerine kaliteli gıdayı güvenilir bir şekilde ulaştırıyoruz. Böylece hem ülke ekonomisini hem de yerel üreticilerimizi destekliyoruz.
Çevresel sürdürülebilirlikle ilgili olarak her geçen gün kendimizi geliştirmeye devam ediyoruz. Uluslararası standartlarda Kapsam 1, 2 ve 3 emisyon hesaplamalarımızı her yıl yaptırıyoruz. Bu kapsamda güneş enerjisi yatırımlarımız üzerine çalışmayı sürdürüyoruz. Cadde restoranlarımızın enerjisini yeşil enerjiye çeviriyoruz. Yenilenebilir ve temiz enerji kaynaklarına yönelik bu çalışmalarımıza önümüzdeki dönemde de devam edeceğiz.
TAB Gıda dahil tüm ekosistem şirketleri sıfır atık belgeleriyle faaliyetlerini sürdürüyor. Bununla birlikte sürdürülebilirlik ve sıfır atık odaklı sosyal etki yarabilecek projeleri de destekliyoruz. TAB Gıda olarak gerçekleştirdiğimiz TEGV “Atma Bağışla” projesiyle hem çevresel hem de sosyal sorumluluk ilkelerinin korunup hayata geçirilmesine katkılar sağlıyoruz. Projeyle hem çocukların nitelikli eğitimle buluşmasına hem de e-atıkların çevreye verdiği zararın azaltılmasına ve sürdürülebilirlik konusunda farkındalığın artmasına katkı sağlıyoruz.
- Bünyesinde barındırdığı markalar düşünüldüğünde TAB Gıda’nın franchise sisteminin sektörünüz ve ekosisteme getirdiği yenilik ve katkılardan bahsedebilir misiniz?
Burger King, Popeyes, Arby’s, Sbarro, Subway’in yanında, Usta Dönerci ile Usta Pideci gibi kendi geliştirdiğimiz milli markalarla hizmet vererek, Türkiye’deki mutfak kültürünün yüzde 85’ini karşılıyoruz. Her bir markadaki müşteri kitlesinin beklentilerine yönelik ürünler geliştiriyoruz. Franchise yatırımcılarımıza hazır bir sistem içerisinde başarılı markalara yatırım yapma fırsatı sunuyoruz. Kendilerine, tedarik zinciri yönetimi, operasyonel ve pazarlama tecrübesinin yanı sıra satın alma gücünden faydalanma imkânı sağlıyoruz. Böylece yatırımcılarımız, tüm organizasyon süreçlerini başarılı bir şekilde yönetebiliyor.
Bununla birlikte yenilikçi ve katma değer yaratma potansiyeli yüksek franchise konseptlerimiz de bulunuyor. Bu kapsamda, Burger King & Popeyes ve Sbarro & Usta Pideci gibi iki markamızı yan yana konumlandırdığımız iş modellerini geliştirmeye devam ediyoruz. Böylece yatırımcılarımız misafirlere tek çatı altında birçok lezzeti sunabiliyor. Sahip olduğumuz marka çeşitliliği, gelirlerimizin sürdürülebilirliğini sağlarken, franchise yatırımcılarına da önemli bir yatırım fırsatı sunmuş oluyor.
Sunduğumuz bu iş modeli sayesinde markalarımıza Türkiye’nin her bölgesinden yoğun bir talep var. Bu sayede hem TAB Gıda olarak işlettiğimiz restoranlar, hem de franchise işletmelerimizle birlikte güçlü bir büyüme sağlayabiliyoruz. Toplam portföyümüz içerisinde franchise işletmelerimizin oranı her geçen gün daha da artıyor. Bu yılın ilk yarısında toplam restoran portföyümüz içindeki franchise oranımız geçen yılın aynı dönemine göre %40’tan %44’e yükselmiş durumda. Sektöre yeni bir soluk getirdiğimizi düşünüyor, sunduğumuz iyi örneklerden ilham alarak yenilikçi iş modellerinin önünün açılacağımıza inanıyoruz.