Ara
Franchise

FRANCHISE ALANIN DENKLEŞTİRME TALEP HAKKI

28 Temmuz 2021 — Yazar: Barış Kaşka

Sağlık Bakanlığı tarafından aşılanmaya hız verilmesi ile Covid-19 salgınının yavaşladığını gözlemlemekteyiz. Salgının yavaşlaması ile birlikte siz bu dergiyi elinize aldığınızda tüm idari kısıtlayıcı yasaklar Temmuz ayı başı ile kalkmış olacak. Elbette salgının yavaşlaması, kısıtlayıcı yasakların kaldırılması neredeyse bir enkazdan çıkan sektörün sorunlarını ve yaşanan mali sıkıntıları tümden ortadan kaldırmıyor. Birçok işletme bu süreç sonunda kendi kâr ve zarar analizlerini mutlaka yapacaklardır ve vardıkları sonuca göre de kendilerine yeni bir yol belirleyeceklerdir. Yani as rüzgarla birlikte her ne kadar finansal açıdan yeni imkanlar doğsa da birçok işletme açısından yaprak dökümü kapıda. İşte bu nedenle Temmuz sayımızda franchise dünyasında pek debilinmeyen aslında kanunda yeri de olan franchise alan adına tanınmış olan “Denkleştirme Talep Hakkından” bahsedeceğiz.

 

Denkleştirme talep hakkı TTK 122. maddesinde “denkleştirme istemi” olarak yer almaktadır. Denkleştirme talebi franchise alanının kusuru olmaksızın sözleşmesi sona ermesi halinde kendi çabalarıyla kazandırmış olduğu müşterilerden franchise verenin faydalanmaya devam etmesine karşın franchise alanın elde edeceği bu gelirden mahrum kalması nedeni ile franchise verenin hakkaniyet gereği uygun bir maddi bedeli franchise alana ödemesidir. Franchise dünyasında hukuki dayanağı bulunmasına karşın ne yazık ki denkleştirme talebi alacağı veya tazminatı nedense pek bilinmemektedir. Denkleştirme talebi daha çok acente sözleşmeleri ile gündeme gelmiş olup acente, tek satıcılık veya marka lisan sözleşmeleri ile daha çok ilişkilendirilmiştir. Halbuki franchise sözleşmesinin niteliği gereği, franchise alan, franchise verenin kurmuş olduğu satış ve dağıtım sistemine yeni müşteriler kazandırmakla beraber aslında kazanılan bu müşterilerin doğrudan franchise verenin de müşterisi olduğu ortadadır. Böyle bir ilişkinin doğal sonucu da franchise sözleşmesinin ortadan kalkması ile var olan müşterilerin tekrardan franchise verene dönmesidir. Makalemizin konusunu oluşturan denkleştirme talebi dayanağını TTK 122. maddesinden alırken kanun düzenleyiş biçimi ile franchise sözleşmesinden bahsetmemektedir. Kanun metninde acente, acente sözleşmesinden, tek satıcılıktan ve tekel hakkı veren sürekli sözleşmelerden bahsedilmektedir. Daha önce makalelerimizi takip eden okuyucular franchise sözleşmesinin halen gerek Türk Borçlar Kanunu’nda gerek ise Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenmediğini ve franchise sözleşmelerinden vuku bulan ihtilafların Yargıtay kararları ışığında çözümlendiğinden bahsettiğimizi hatırlayacaklardır. Aslında ilginç olan franchise satış sisteminin ve sözleşmesel ilişkilerinin acenteye veya kanunda belirtilen diğer sözleşmesel ilişkilere kıyasla denkleştirme bedeline daha uygun olduğudur. Örneğin; TTK madde 122’de “Müvekkil acentenin bulunduğu yeni müşteriler sayesinde sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonrada önemli menfaatler elde ediyorsa, acente sözleşme ilişkisinin sona ermesinin sonucu olarak onun tarafından işletmeye kazandırılmış müşterilerle yapılmış veya kısa bir süre içinde yapılacak işler dolayısıyla sözleşme ilişkisi devam etmiş olsaydı elde edeceği ücret isteme hakkını kaybediyorsa ve somut olayın özellik ve şartları değerlendirildiğinde müvekkil, ödenmesi hakkaniyette uygun bir tazminat isteyebilir” demektedir.  

Görüldüğü gibi kanunun tasvir ettiği acente -  müvekkil ilişkisi aslında franchise veren ve franchise alan ilişkisinden daha zayıftır. Çünkü franchise ilişkisinde maddi başarı franchise alanın franchise vereni, ne oranda kopyaladığı ile doğru orantılıdır. Yine daha önceki makalelerimizi takip edenler aslında dünyada, franchise sisteminin öncelikle franchise verenin tartışmasız hizmet verdiği sektörde kanıtlanabilir mali başarıya ve uzun yıllara dayanan tecrübeye dayanmakla ölçüldüğünü bilmektedirler. Halbuki ülkemizde altı ay önce kurulan işletmelerin ortada daha somut bir mali başarı dahi olmadan ve hiçbir şekilde vermiş oldukları hizmetin deneyimine sahip olmadan franchise bayilik sistemini kurmaya çalıştıklarına tanık olmaktayız. Uluslararası anlamda bizim nazarımızda bu tür faaliyetler franchise mantığı ve ruhu ile örtüşmemektedir. Bu hususu bir kenara koyduğumuzda aslında franchise sisteminin temelinde bir kazan-kazan ilkesinin yattığı çok açıktır. Franchise veren uzun yıllardan beri verdiği hizmeti belirli bir franchise iş modeline dönüştürecek ve bu dönüştürdüğü model üzerinden franchise alana bilgisini, tecrübesini, knowhow aktaracak ve güvenilir ve tanınır markasıyla da franchise alanın tekel bölgesinde hızlı bir şekilde var olmasını sağlayacaktır. İşte bu noktada gerçekten de franchise alanın da o güvenilir ve bilinen marka ismi altında franchise verenden elde ettiği bilgi ve tecrübeyi kendi yeteneği, kendi müşteri çevresi ve kendi azmi ile harmanlayarak bir katma değer oluşturacaktır. İşte franchise alanın sözleşme sonu hak edeceği denkleştirme hakkı da yine aslında sözleşme süresince oluşturduğu maddi menfaat toplamıdır. Ne yazık ki sadece ve sadece franchise alan işletmeler böyle bir yarattıkları maddi menfaatin kendilerine sözleşme sonunda ödenecek olmasını bilmediklerinden dolayı bir nevi bu yarattıkları maddi değeri franchise alana bağışlamaktadırlar. O zaman denkleştirme bedelinden ne anlamalıyız sorusu gündeme gelmektedir. Franchise satış kanalı kuran binlerce işletme bulunmaktadır. Bunların birçoğu birbirinden farklı hizmet sektörlerinde faaliyet gösterdiklerinden denkleştirme bedeli ile ilgili ancak genel bir hesaplama biçiminden bahsedebiliriz. Zaten özellikle de TTK 122. maddesinde hakim somut olayın özellikle şartların değerlendirileceğinden bahsetmektedir. Ancak yukarıda bahsettiğimiz gibi genel olarak franchise alanın mal veya hizmetin satışı için yaptığı ücretler, işçi ücretleri dahil, kullandığı krediler ve bununla ilgili yükümlülükler, franchise verene karşı ödemiş olduğu royalty bedelleri, genel olarak kirayı da içeren amortisman giderleri düşülerek net bir kazanç ortaya konmalı ve bu net kazanç üzerinden denkleştirme hesabı yapılmalıdır. Bu hesabın yapılmasında kanun ve yönetmelikler bir kıstas belirlememişlerdir. Ancak yüksek mahkeme kararları incelendiğinde franchise sözleşmesinin franchise veren tarafından haksız bir şekilde feshedilmesi, franchise verenin markasının maruf bir marka olması yani herkes tarafından bilinen tanınan marka olması, franchise verenin ilgili işletmeye ne kadar veya ne oranda reklam harcaması yaptığı, franchise alanın diğer şubelere kıyasen satış rakamlarındaki farklılıklar vb. hususlar hesaplamada başlıca kriterleri oluşturacaklardır. Denkleştirme talebi ile franchise verene karşı dava açacak olan işletmelerin birkaç hususu da bilmesinde fayda vardır. Bunlardan birinci ve belki de en öncelikli olanı franchise sözleşmesinin haklı olarak feshedilmiş olması veya kendiliğinden sözleşmenin süresinin tamamlanması ve sözleşmenin sona ermesini müteakip denkleştirme taleplerini bir yıl içerisinde franchise alana karşı yöneltmiş olmalarının gerekliliğidir. Denkleştirme talebi için diğer bir şart ise tekel hakkının franchise alan açısından varlığıdır. Kanun metninde özellikle tekel durumunun olmasını denkleştirme talebi açısından bir zaruret unsuru olarak saymıştır. Ancak franchise sözleşmelerinde farklı bir durum söz konusudur. Muhtelemen sayın okuyucu master franchise ile tekeli karıştırabilecektir. Kanun maddesinde bahsedilen tekel; master franchise olarak geçen tekel coğrafi genişliği ile ilgili değildir. Tekel hakkı; bir ilçe, bir semt, hatta bir mahalle büyüklüğünde olabileceği gibi müşteri kitlesinin yoğunluğuna ve duruma göre bir liman veya tek bir bina dahi olabilir. Makalemizde belirttiğimiz gibi TTK 122’de sınırlı sayıda sözleşme ilişkisinin denkleştirme talebinde sınırlı sayıda bahsetmemektedir. Dolayısıyla hukuki görüşüme göre franchise sözleşmesine göre tekel bölgesi yahut kaydı belirtilmemiş olsa dahi fiili olarak franchise alanın tekel hakkına sahip olduğunun kabulü gerekmektedir. Elbette tümden üç sayfalık bir makalede franchise alan yönünden denkleştirme talebinin tüm koşullarından bahsetmek mümkün değildir. Ancak makalemizin başında belirttiğim gibi kısıtlayıcı yasakların kalktığı ve Covid-19 salgınının azaldığı bir dönemde işletmelerin ve bilhassa franchise sektöründe yer alan franchise alanların bu yeni dönemde gelecekle ilgili finansal planlamalarını iyi yapmalarında fayda olduğu açıktır ve bu bağlamda kanundan doğan denkleştirme talebi gibi haklarının da olduğunu bilmelerinde kendileri için büyük fayda vardır. Bir sonraki sayımızda görüşmek üzere.

İlginizi Çekebilir

Franchise Mı Yoksa Yeni İşletme Mi?

Franchise Mı Yoksa Yeni İşletme Mi?

Franchise Market Türkiye — 2024-04-04 13:42:00
Sormak İsteyeceğiniz 10 Kritik Soru

Sormak İsteyeceğiniz 10 Kritik Soru

Franchise Market Türkiye — 2024-04-04 12:30:00
Bir Kafe Franchise’ ı Almadan Önce Sormanız Gerekenler

Bir Kafe Franchise’ ı Almadan Önce Sormanız Gerekenler

Franchise Market Türkiye — 2024-04-04 12:17:00