Franchise
Bugünler, eldeki franchisee’lerinizi, bayilerinizi yaşatmak için maksimum çaba gösterilmesi gereken günlerdir!
30 Nisan 2020
Perakende sektörünün, zincir mağazacılığın kıymetli yatırımcıları, franchise ve bayilik verenler! Yapılması gereken, marka imajınıza ve yeni dünyanın artık vazgeçilmez şartı olan hijyen kurallarına uygun üretim ve servis farklılığı yaratarak son tüketici nezdinde güven kazanmaktır…
[caption id="attachment_2404" align="alignleft" width="208"] Özhan Erem
Erem Yayın Grubu Yönetim Kurulu Başkanı
ozhanerem@ozhanerem.com[/caption] Sevgili dostlar, Reel ekonominin piyasalardaki gerçek temsilcileri…Tırnaklarıyla kazıyarak markalarını sıfırdan bugünlere getirenler… Rant ekonomisinin nimetlerini tatmadan!, tanıdık, eş dost, siyaset desteği görmeden ayakta kalanlar! Bir tarafta ailemiz, sevdiklerimiz, dostlarımız ve onların sağlığı, hatta kendi sağlığımız… Diğer tarafta üç dört ay öncesine kadar, yurt dışına açılma, yurt içinde daha da büyüme hesapları yaptığınız, gelecek vadeden planlarınız projeleriniz… Her şeyin bir anda önemini yitirdiği, ayakta kalabilmek ve sorumluluklarımızı yerine getirememek endişesinin öne geçtiği zor zamanlar bunlar… Ekonomist dostum Selçuk Şağban’ın bu sabah gönderdiği notundaki göstergeler, artık ülkemizin top yekûn bir ekonomik daralma sürecinin içinde olduğu gerçeğini çok net biçimde ortaya koyuyor; *IMF’ye göre 2020’de Türkiye ekonomisi %5 küçülecek *OECD ise son raporunda Türkiye’de toplam üretimin yaklaşık %24 daralacağını tahmin ediyordu *2017 girdi-çıktı tablolarıyla kısıtlamaların ve beklentilerdeki değişimlerin etkileriyle, geniş kamu destekleri olmadığında, GSYH’deki daralmanın %17 ila %23 arasında olacağını tahmin ediyor. *5.herhangi bir politika uygulanmadığında işsizlik oranı tahminleri de %24 ila %31’i buluyor, devletin toplam 54 milyar dolarlık bir destek paketi sağlaması gerektiğine işaret ediliyor. *TEPAV’ın çalışması salgının 1 yıl sürmesi durumunda GSYH’nin %38 kadar küçülebileceğine işaret ediyor *Üretilen tahminlere göre şu anki uygulamalarla GSYH %17 azalıyor Bu çalışmaya göre eğer daha sert bir tam karantina uygulanırsa salgın daha kısa sürede kontrol altına alınarak (42 günde) GSYH’deki azalma %7.8’de kalıyor. *Buna göre işsizlik oranının %19 ila %25’e çıkması; gelir dağılımında ise en yoksul %20’lik kesimin toplam gelirden aldığı payın %13.8, ikinci en yoksul %20’nin toplam gelirden aldığı payın %1.9 düşeceği tahmin ediliyor. *Tabii bu çalışmalar bu dönemde şirketlerin batmadığı, bir şekilde borç ödemelerinin devam ettiği ve salgın sonrasında kaldıkları yerden devam ettikleri varsayımına dayanıyor. Dış sermaye çıkışının ve döviz kurundaki artışın etkileri de ayrıca değerlendirilmelidir. *Peki şimdilik elimizdeki göstergeler ne anlatıyor? Örneğin, kapasite kullanım oranı Nisan’da %61.6’ya gerileyerek 2009’daki seviyelere hızla düşmüş durumda.. *2018’den beri düşük seyreden tüketici güven endeksine ek olarak reel kesim güven endeksi de sert bir düşüş kaydetmiş görünmekte *Elektrik tüketimindeki sert düşüş de ekonomik faaliyetlerdeki sert daralmanın öncü göstergesi olarak kabul edilebilir *Son olarak, banka ve kredi kartlarıyla yapılan harcamalar istatistikleri de Mart sonundan itibaren sert bir yavaşlamaya işaret etmekte. 25 milyar TL den harcamalar 13 milyar TL ye gerilemiştir. İşsizlik ve yoksulluk esasen bu tabloda en can sıkıcı ve sosyal sorunları da beraberinde getiren ana unsur… Devletimizin bütün göstergelerden ve makro ekonomik kırmızı çizgilerden bağımsız olarak para basması gerekiyor… Basılan paranın piyasalara adaletle enjekte edilmesi ve rant ekonomisine yenik düşülmemesi şartıyla tabi… Geçmişte üç rakamlı enflasyon oranlarını yaşamış biri olmama rağmen, bu süreçte başka bir çıkış yolu göremiyor, hatta bunu şart olarak görüyorum. Bizler tırnaklarıyla kazananlar, doğru insanlarız… Doğru insanlar böyle süreçlerde sesi en az çıkan ve en çok hak etmesine rağmen suskunlukla çoğunluğun hayrına olacak kararları devletinden bekleyen bir azınlıktır her zaman… Ama güzel ülkemizi bu karanlıktan çıkartacak da yine bu ruh ve bilinç değil midir? Sevgili dostlar, Gıdadan, Emlak’a, hazır giyimden, ayakkabıya ve her türlü hizmet alanını kapsayan büyük sektörün temsilcileri! Perakende sektörünün, zincir mağazacılığın kıymetli yatırımcıları, franchise ve bayilik verenler! Bugünler, geçmişte markanıza inanan, değer katan, ciro yaratan ve veya ahlaki olarak kendini kanıtlamış, eldeki franchisee’lerinizi, bayilerinizi yaşatmak için maksimum çaba gösterilmesi gereken günlerdir! Bu krizden, rakip firmanın karlı lokasyonlarını ele geçirerek çıkmayı aklından geçirenler, küçük düşünenlerdir! Bunun çalışmasını yapan, nakit kraldır, ticarette her şey mubahtır diye hesap kitap yapan, hatta eyleme geçenlerin, bundan zaman içerisinde hem manevi hem de maddi olarak zarar görme ve sektörden dışlanması muhtemeldir… Franchise veren markalar açısından, yeni yatırımcı bulma iştahı bu dönem için dizginlenmesi gereken bir duygudur… Yapılması gereken, marka imajınıza ve yeni dünyanın artık vazgeçilmez şartı olan hijyen kurallarına uygun üretim ve servis farklılığı yaratarak son tüketici nezdinde güven kazanmaktır… Bu konunun mevcut franchisee ve bayileriniz açısından da doğru algılanarak uygulanacağından emin olmanız sizi bir daha geri dönülmeyecek iyi yerlere taşıyacaktır. Sonuç olarak AVM’lerden markalara, sektörümüze, samimi bir dayanışma, zor durumda kalanlara destek ve sağduyu çağrısı yapıyorum. Özellikle altını çizmek isterim ki; bu dönemde markalarımız yarınları düşünerek tüm iletişim, tanıtım performanslarını son tüketiciye odaklasınlar… Fuar mı? Fuardan dolayı bir endişeniz olmasın, şimdilik fuarı düşünmeyin, daha çok vaktimiz var... Hep en iyisini yaptık, yine yapacağız… Her bir markamızın bugüne kadar olduğunca yine başımızın üzerinde yeri olacak, sizlerin hem yurt içinde hem de yurt dışında büyümeniz, gelişmeniz için ilave projelerle yanınızda olacağız… Hepinize sağlıklı günler ve aydınlık bir gelecek diliyorum.
Erem Yayın Grubu Yönetim Kurulu Başkanı
ozhanerem@ozhanerem.com[/caption] Sevgili dostlar, Reel ekonominin piyasalardaki gerçek temsilcileri…Tırnaklarıyla kazıyarak markalarını sıfırdan bugünlere getirenler… Rant ekonomisinin nimetlerini tatmadan!, tanıdık, eş dost, siyaset desteği görmeden ayakta kalanlar! Bir tarafta ailemiz, sevdiklerimiz, dostlarımız ve onların sağlığı, hatta kendi sağlığımız… Diğer tarafta üç dört ay öncesine kadar, yurt dışına açılma, yurt içinde daha da büyüme hesapları yaptığınız, gelecek vadeden planlarınız projeleriniz… Her şeyin bir anda önemini yitirdiği, ayakta kalabilmek ve sorumluluklarımızı yerine getirememek endişesinin öne geçtiği zor zamanlar bunlar… Ekonomist dostum Selçuk Şağban’ın bu sabah gönderdiği notundaki göstergeler, artık ülkemizin top yekûn bir ekonomik daralma sürecinin içinde olduğu gerçeğini çok net biçimde ortaya koyuyor; *IMF’ye göre 2020’de Türkiye ekonomisi %5 küçülecek *OECD ise son raporunda Türkiye’de toplam üretimin yaklaşık %24 daralacağını tahmin ediyordu *2017 girdi-çıktı tablolarıyla kısıtlamaların ve beklentilerdeki değişimlerin etkileriyle, geniş kamu destekleri olmadığında, GSYH’deki daralmanın %17 ila %23 arasında olacağını tahmin ediyor. *5.herhangi bir politika uygulanmadığında işsizlik oranı tahminleri de %24 ila %31’i buluyor, devletin toplam 54 milyar dolarlık bir destek paketi sağlaması gerektiğine işaret ediliyor. *TEPAV’ın çalışması salgının 1 yıl sürmesi durumunda GSYH’nin %38 kadar küçülebileceğine işaret ediyor *Üretilen tahminlere göre şu anki uygulamalarla GSYH %17 azalıyor Bu çalışmaya göre eğer daha sert bir tam karantina uygulanırsa salgın daha kısa sürede kontrol altına alınarak (42 günde) GSYH’deki azalma %7.8’de kalıyor. *Buna göre işsizlik oranının %19 ila %25’e çıkması; gelir dağılımında ise en yoksul %20’lik kesimin toplam gelirden aldığı payın %13.8, ikinci en yoksul %20’nin toplam gelirden aldığı payın %1.9 düşeceği tahmin ediliyor. *Tabii bu çalışmalar bu dönemde şirketlerin batmadığı, bir şekilde borç ödemelerinin devam ettiği ve salgın sonrasında kaldıkları yerden devam ettikleri varsayımına dayanıyor. Dış sermaye çıkışının ve döviz kurundaki artışın etkileri de ayrıca değerlendirilmelidir. *Peki şimdilik elimizdeki göstergeler ne anlatıyor? Örneğin, kapasite kullanım oranı Nisan’da %61.6’ya gerileyerek 2009’daki seviyelere hızla düşmüş durumda.. *2018’den beri düşük seyreden tüketici güven endeksine ek olarak reel kesim güven endeksi de sert bir düşüş kaydetmiş görünmekte *Elektrik tüketimindeki sert düşüş de ekonomik faaliyetlerdeki sert daralmanın öncü göstergesi olarak kabul edilebilir *Son olarak, banka ve kredi kartlarıyla yapılan harcamalar istatistikleri de Mart sonundan itibaren sert bir yavaşlamaya işaret etmekte. 25 milyar TL den harcamalar 13 milyar TL ye gerilemiştir. İşsizlik ve yoksulluk esasen bu tabloda en can sıkıcı ve sosyal sorunları da beraberinde getiren ana unsur… Devletimizin bütün göstergelerden ve makro ekonomik kırmızı çizgilerden bağımsız olarak para basması gerekiyor… Basılan paranın piyasalara adaletle enjekte edilmesi ve rant ekonomisine yenik düşülmemesi şartıyla tabi… Geçmişte üç rakamlı enflasyon oranlarını yaşamış biri olmama rağmen, bu süreçte başka bir çıkış yolu göremiyor, hatta bunu şart olarak görüyorum. Bizler tırnaklarıyla kazananlar, doğru insanlarız… Doğru insanlar böyle süreçlerde sesi en az çıkan ve en çok hak etmesine rağmen suskunlukla çoğunluğun hayrına olacak kararları devletinden bekleyen bir azınlıktır her zaman… Ama güzel ülkemizi bu karanlıktan çıkartacak da yine bu ruh ve bilinç değil midir? Sevgili dostlar, Gıdadan, Emlak’a, hazır giyimden, ayakkabıya ve her türlü hizmet alanını kapsayan büyük sektörün temsilcileri! Perakende sektörünün, zincir mağazacılığın kıymetli yatırımcıları, franchise ve bayilik verenler! Bugünler, geçmişte markanıza inanan, değer katan, ciro yaratan ve veya ahlaki olarak kendini kanıtlamış, eldeki franchisee’lerinizi, bayilerinizi yaşatmak için maksimum çaba gösterilmesi gereken günlerdir! Bu krizden, rakip firmanın karlı lokasyonlarını ele geçirerek çıkmayı aklından geçirenler, küçük düşünenlerdir! Bunun çalışmasını yapan, nakit kraldır, ticarette her şey mubahtır diye hesap kitap yapan, hatta eyleme geçenlerin, bundan zaman içerisinde hem manevi hem de maddi olarak zarar görme ve sektörden dışlanması muhtemeldir… Franchise veren markalar açısından, yeni yatırımcı bulma iştahı bu dönem için dizginlenmesi gereken bir duygudur… Yapılması gereken, marka imajınıza ve yeni dünyanın artık vazgeçilmez şartı olan hijyen kurallarına uygun üretim ve servis farklılığı yaratarak son tüketici nezdinde güven kazanmaktır… Bu konunun mevcut franchisee ve bayileriniz açısından da doğru algılanarak uygulanacağından emin olmanız sizi bir daha geri dönülmeyecek iyi yerlere taşıyacaktır. Sonuç olarak AVM’lerden markalara, sektörümüze, samimi bir dayanışma, zor durumda kalanlara destek ve sağduyu çağrısı yapıyorum. Özellikle altını çizmek isterim ki; bu dönemde markalarımız yarınları düşünerek tüm iletişim, tanıtım performanslarını son tüketiciye odaklasınlar… Fuar mı? Fuardan dolayı bir endişeniz olmasın, şimdilik fuarı düşünmeyin, daha çok vaktimiz var... Hep en iyisini yaptık, yine yapacağız… Her bir markamızın bugüne kadar olduğunca yine başımızın üzerinde yeri olacak, sizlerin hem yurt içinde hem de yurt dışında büyümeniz, gelişmeniz için ilave projelerle yanınızda olacağız… Hepinize sağlıklı günler ve aydınlık bir gelecek diliyorum.
İlginizi Çekebilir
Eğitim Sektöründe Franchise: Girişimciler İçin Kapsamlı Rehber
Franchise Market Türkiye — 2024-10-12 09:54:00
Başarılı Franchise Modeli Nasıl Oluşturulur?
Franchise Market Türkiye — 2024-10-11 12:00:00
15 Günde Anahtar Teslim Mağaza!
Franchise Market Türkiye — 2024-10-11 10:17:00