Pazarlamacılar dijitalleşme kelimesinin yetersiz kaldığı yeni bir çağa girmeye hazırlanırken, FCB Inferno Genel Müdürü Katy Wright, yaratıcılığı teknoloji ve verilerle güçlendirmenin hem markalara hem de izleyicilere nasıl fayda sağlayabileceğini sizler için özetliyor.
Üç Gücün Çıkış ve Bir Araya Geliş Hikayesi
‘’Okuldan ayrıldığım zamanlarda, bir havayolu pilotu olmayı her şeyden çok istedim ve gerçekten de başardım; eğitim aldım, havacılıkta kariyere odaklandım. Bu hayatım farklı, parlak bir yol izleyerek sona erdi, ama gökyüzünün sevgisi hala içimde.’’ Diyerek yükseklere olan tutkusunu farklı bir dille ifade eden Wright, verilerin sektörler üzerindeki etkisi hakkında okudukça yaşam amacını yeniden hatırladığından bahsediyor. Kendisinin ifadesiyle uçmak için gereken teknoloji ticari sektöre ilk uygulandığında, tam anlamıyla bir devrimin ve küresel ekonominin yeniden yapılandırılmasının habercisiydi, çünkü işletmeler artık birbirinden binlerce kilometre uzaktaki pazarların haftalar değil, birkaç saat içinde kapatılabileceği bir dünyada faaliyet gösteriyordu ve çok basit bir şekilde geri dönüş yoktu.
Son on yıl içerisinde teknoloji ve verilerle benzer bir noktaya ulaştığımıza inanan Wright, ‘’Pazarlama hiçbir zaman bir megafona kimin en yüksek sesle bağırabileceğiyle ilgili olmadı. Gelişmeler izleyicilerin benzersiz ve kişiselleştirilmiş alanlara bölünmesine izin verirken, aynı zamanda bize onlarla alakalı bir şekilde konuşma fırsatı verdi. İletişim ortamı tamamen değişti ve geri dönüş olmadı, çünkü ilerlemeyi icat etmedik ve kendisi ortaya çıktı.’’ diyerek devam ediyor.
Geleceğin Pazarlamacılığı Üç Gücün Kombinasyonuna Odaklanıyor
Geleceğin başarılı pazarlamacıların bu üç güç arasındaki hassas dengeyi ve ilişkiyi anlayanlar olması beklenirken, herhangi bir uyum döneminde olduğu gibi son on yılın çalkantılı geçmiş olması şaşırtmıyor. Teknolojideki gelişmeler yaratıcılığı konfor alanının dışına sürüklüyor gibi görünse de bu durum mutlaka kötü olması gerektiği yönünde yorumlanmıyor, ancak kabul etmek gerek ki ‘’ortalık biraz dağılmaya’’ başlıyor. Sonuç olarak Wright’ın ifadesiyle teknoloji, yaratıcılık ve veri olmak üzere daha önce birbirine karşıt olduğu hissedilen üç gücün yeni bir tür denge oluşturduğu noktaya varılıyor.
Bunun nedeni kısmen, artık teknoloji ve veriler hakkında genel olarak yüksek düzeyde bilgi ve farkındalığa sahip olmamız. İnsanlar verilerini ifşa etme konusunda bilgili, ancak teşvik doğru olduğunda bunu yapmaya temelde karşı olduklarını gösteren hiçbir kanıt yoktur. Verileri ve hedeflemeyi kullanarak son derece iyi karşılanan kampanyaların örnekleri güncelliğini koruyor. Bu tür kampanyaların her zaman bu kadar popüler olmasının nedeni ise ‘’teknoloji veya veri uğruna yaratıcılığı feda etmemiş olmaları’’ şeklinde yorumlanıyor. Aksine, teknoloji ve veriler, yaratıcı bir fikrin veya iç görünün altına roket güçlendiricileri yerleştiriyor.
Öncelikle, platformların var olması ve insanların buna erişmesini sağlamak için teknolojiye ihtiyacınız var. Bunu takiben her bir satıcının nerede olduğunu ve ağlarında gerçekçi olarak kimlerin olabileceğini anlamak için verilere ihtiyacınız var ve son olarak, fikri ileriye taşıyan orijinal iç görüyü bulmak için yaratıcılığa ihtiyacınız var.
Veri ve teknolojinin kusursuz bir şekilde entegre edildiği parlak yaratıcılık, insanların her zaman istedikleri şeyi istedikleri şeyi işaret ediyor. Modern pazarlamanın nasıl ilerlediğinin ve en iyi fikirlerin nereye uçtuğunun en heyecan verici kısmı, bu güçlerin birbirini nasıl beslediğine eğilerek ortaya çıkıyor.
