Pandemiden en ağır darbeyi alan sektörlerin başında gelen seyahat, krize aşikar şekilde ilk giren ve muhtemelen de en son çıkacak olan sektör olarak tanımlanıyor. Kısıtlamalar birer birer sona eriyor olmasına karşın turizm için yapılan harcamaların eskiye dönmesi için hala 2023 bekleniyor. McKinsey’nin yayınladığı tahminler de bu öngörüyü doğrularken, uluslararası hava trafiğinin 2019 seviyelerine geri dönemsinin 2024’ten önce dönmesinin olası olmadığı belirtiliyor.
Tüm olumsuzluklar karşısında yine de umut olduğunu gösteren Google aramaları ise insanların belirli şartlar dahilinde seyahat etmeye açık olduğunu, dünya çapında ‘’nereye seyahat edilir” ve “seyahat edilir mi” gibi sorguların tüm zamanların en yüksek seviyesine çıktığını gösteriyor. Tam bu noktada müşterilerin beklenti ve ihtiyaçlarını karşılamanın önemi devreye girerken, seyahat pazarlamacılarının sadece %9’u işletmelerinin seyahat dünyasının yeni dönem için hazırlandığını düşünüyor.
Destinasyona Değil, İnsana Odaklanan Seyahat
Google ve Kantar iş birliğinde gerçekleştirilen bir çalışmaya göre son zamanların en değerli motivasyon kaynağı arkadaşlar veya aile üyeleriyle görüşmek. Çalışmalarını turizm dünyasına yoğunlaştıran akademisyen Fabio Carbone da müşterilerin bir yer görmekten ziyade bir insanla görüşmek için seyahat ettiği bir dönemde olduğumuzu ve bu durumda reklamlar gibi web sitelerini de seyahat eğlencesi temasından uzaklaştırarak insani ve geleneksel duygulara odaklamamız gerektiğini belirtiyor.
Seyahat motivasyonunu arttıran önemli etmenlerden biri de ‘’uzaklaşmak’’ olurken, bu kısır dönemin içinde gündelik yaşamdan sıyrılmak isteyen tüketicinin, sürekli değişen seyahat markası vaatleri ve hayattan zevk almaya yönelik beklentilerini sorgulamalarıyla birlikte kararsız da kaldığı görülmekte. Tam bu noktada alternatif yaşam enerjisi sunacak olan firmalar için hayatta kalmaya yönelik pek çok ipucunu görmek mümkün olurken, özellikle değişen tüketici ihtiyaçlarına hızla uyum sağlayabilmek için tam olarak hedef kitlenin ne istediğini anlamanın önemi ortaya çıkıyor.
Odak Hala Yurt İçinde
Dünya genelinde seyahat kısıtlamaları kısmen geçerliliğini korurken pek çok tüketici için akla gelen ilk kaçış noktası evlerine yakın yerler oluyor ve uzun süre devam etmesi beklenen bu davranışı en çok benimseyen ülkeler ise Almanya, İtalya, Polonya, İspanya, Türkiye ve Birleşik Krallık olmaya devam ediyor. Tabloya olumlu bir bakış açısıyla baktığımızda yerel iş kaynaklarını destekleyen bu tutumun kısa ve orta vadede normalleşme için güçlü bir itici kuvvet olmayı sürdüreceğini söyleyebiliriz.
Daha 2019 yılında bir trend olmaya başlayan sürdürülebilir seyahat anlayışı ise hala en az yurt içine seyahat trendi kadar önemli ve geçerli. Araştırmalar seyahat pazarlamacılarının %42’sinin bu ilkeye dayanan seyahat şekillerinin öne çıkmaya devam edeceğini düşündüğünü gösterirken, çevresel sorumluluk bilincinin önemli bir kampanya teması olması gerekmekte.
Seyahat sektörüne ilişkin aksamalar önümüzdeki birkaç sene daha geçerliliğini koruyabileceğinden bu aşamada acentelerin koşulları optimize etmeye yönelik trend takipleri ve organizasyonel düzenlemeleri son derece önemli. Tüketiciye ihtiyaç duyduğu güveni sunmak için atmanız gereken adımları incelemeye devam edin.
