Franchising’in yalnızca deneyimli girişimciler ve iş adamları için gelişen bir oluşum imajı verse de 1981-1996 arasında doğan ve Y kuşağı olarak bildiğimiz yetenekleri de içine alan ve ağlarına entegre edebilen bir sistem. Bu yetenekli ve tutkulu nesli yaratıcı bakış açıları, taze yaklaşımları ve benzersiz çağdaşlıktaki becerileriyle franchise operasyonlarına dahil etmenin, standartları yükseltme üzerine benzersiz etkileri var.
Neden Y Kuşağını Dahil Etmenin Sonuçları Bu Kadar İddialı?
Y kuşağından daha yaşlı olanların, kariyerlerinde öğrendikleri davranışlar nedeniyle iş operasyonlarına sabit zihniyetler ve esnek olmayan yaklaşımlar sunabilecekleri iddia edilebilir. İş ve franchise dünyası ölçülemez bir hızla hareket eder ve çoğu zaman fark etmeden geride kalmak mümkün olabilir. Y kuşağı ve Z kuşağının genç yeteneklerine franchisingle ilgili ağlarda açık fırsatlar sağlamaksa, mevcut franchise modelini büyük ölçüde düzene sokabilecek ve iyileştirebilecek benzersiz, çok avantajlı beceri setleri anlamına gelebilir.
Herhangi bir işte taze, modern bir anlayışı memnuniyetle karşılamak, zaten ‘iyi yağlanmış bir makinenin motorunda yeni bir kıvılcım ateşleyebilir!’’ Yani franchisingde genç yaşlardan itibaren bir öğrenci olarak çalışmış olanların nihayetinde istihdam için veya bir franchise sahibi olmak gibi daha büyük bir şey bu sisteme kendilerini adamaları nadir ya da şaşırtıcı değildir.
30 yaşın altındaki franchise alanların çoğu, öğrencilikten asistanlığa, öğretmene ve nihayetinde bir franchise sahibi olmaya kadar çok uzun bir yol kat etmişlerdir. Bu yolculuğu franchisinge ulaştırmak ise deneyimi bilgiye ulaştırmak anlamına gelir. Y kuşağının nihai sonuç aldığı çalışma sisteminde ister medya, kültür, güncel olaylar veya sektörle ilgili bilgi olsun, modern dünyaya dair içgörüleriyle bağlantılı olarak, bir franchise ağında nasıl büyük bir etki yaratabileceklerini görmeleri çok kolay olacaktır.
Farklı Nesillerin Avantajları
Gençlerin bir franchise ağının parçası olarak yapabilecekleri profesyonel katkılar konusunda şüpheler olsa da aslında milenyum ve Z kuşağının faaliyet gösterdikleri işi ilerletebileceği konusunda tartışacakları güçlü bir iddiaları var.
bu yeni bir kavram değil. aslında milenyum ve Z kuşağı nesillerinin varlıklarının neden faaliyet gösterdikleri işi ilerletebileceği konusunda tartışacakları güçlü bir iddiası var. Araştırmalar dünyanın daha girişimci hale geldiğini gösteredursun, her beş gençten dördünün kendi işini kurmayı istediğini belirtmesi ve 18-24 yaşındakilerin %83’ünün bu istatistiğe katkıda bulunması, franchise modeli için altın çağ demek.
Her üç kişiden sadece birinin aynı arzuya sahip olduğunu gören baby boomer kuşağında (1946-1964 arasında doğan) büyük bir artış yakalanması, franchise’ların genç, taze yetenekleri ağlarına ve ekiplerine entegre etmeleri için farklı nesilleri avantajlarını bir an önce gözden geçirmesi gerektiğini gösteriyor. Mevcut ve güvenilir bir markanın güçlü temellerine sahip olmanın yanı sıra kendi başına bir franchise yürütme özgürlüğüne sahip olmak farklı nesillerin bu kusursuz noktada buluşması anlamına gelirken, öne çıkan nesil avantajlarını değerlendirmek ise franchise sahiplerine kalıyor.
